İçinde tar olan 7 harfli 59 kelime var. İçerisinde TAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tar olan kelimeler listesine ya da Sonu tar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ART, TAR
2 Harfli Kelimeler
AR, AT, RA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TARDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beş dizelik bentlerden oluşan nazım parçası
-
[isim]
Beş dizelik bentlerden oluşan nazım parçası
- TARATIŞ
-
-
[isim]
Taratma işi veya biçimi
-
[isim]
Taratma işi veya biçimi
- TATARCA
- ...
- ŞETARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- "Bu bedbinlik yerini çocukça bir şetarete bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- TARANGA
-
-
[isim]
Bir tür tatlı su balığı
-
[isim]
Bir tür tatlı su balığı
- TARANMA
-
-
[isim]
Taranmak işi
-
[isim]
Taranmak işi
- OTARMAK
-
-
[-i]
Otlatmak
-
[-i]
Otlatmak
- DESTARİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sarıkla ilgili
-
[isim]
Sarık yapan kimse
-
[sıfat]
Sarıkla ilgili
- MASTARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İletki
-
[isim]
İletki
- EMEKTAR
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[sıfat]
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)
- "Raşit çocuk, emektar hizmetçimiz ve sütannemin oğluydu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok kullanılmış, eski
- "Emektar makinenin tozlarını silip masaya yerleşmeye karar verdim." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)
- TARİHÇE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir olay veya nesnenin özet olarak yazılmış tarihi
-
[isim]
Bir olay veya nesnenin özet olarak yazılmış tarihi
- ANAHTAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
-
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu
-
Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol
-
Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç
-
Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak
- "Sardalya kutusunu açmaya yarayan anahtarı çarçabuk temin ederdi."
-
Vesile, araç, vasıta
- "Biliyordu ki sabır, cennetin anahtarıdır." (Peyami Safa)
-
İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör
-
Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret
- "Sol, do ve fa olmak üzere üç anahtar vardır."
-
[isim]
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
- SOYTARI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara
- "Çirkin bir oyun bu. Soytarıların zaferinden tehlikeli sonuçlar çıkarıyorsunuz." (Turan Oflazoğlu)
-
Hileci, yaltak kimse, kaşmer
-
[isim]
Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara
- TARİFLİ
-
-
[sıfat]
Tarifi olan
-
[sıfat]
Tarifi olan
- TARZİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- "Arkadaşım namına Refik Bey'den gayet kuvvetli bir tarziye isterim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yüzüme bakmadan bana tarziye verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- TARAKLI
-
-
[sıfat]
Tarağı olan
- "O, bizim köylülerin cebi ipek mendilli, aynalı, taraklı dışarlıklarından." (Necati Cumalı)
-
Başında tarak bulunan (kuş veya kadın)
-
Yol yol nakışlı
- "Taraklı kumaş."
-
Tarağı geniş olan (ayak)
-
[sıfat]
Tarağı olan
- TARTILI
-
-
[sıfat]
Tartılmış
-
Ölçülü, dengeli
- "Tartılı bir davranış. Tartılı bir söz."
-
[sıfat]
Tartılmış
- TARİHÇİ
-
-
[isim]
Tarihsel konular üzerinde araştırmalar yapan, tarih kitapları yazan kimse, müverrih
-
Tarih öğretmeni
-
[isim]
Tarihsel konular üzerinde araştırmalar yapan, tarih kitapları yazan kimse, müverrih
- TARATMA
-
-
[isim]
Taratmak işi
-
[isim]
Taratmak işi
- TARUMAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dağınık, karışık, perişan
- "Cemiyetin kuruluşunu tarumar etmek için doğmuş bir ihtilalci gibi tasarlıyordu." (Peyami Safa)
- "Sen gittin soframız oldu tarumar." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Dağınık, karışık, perişan