İçinde tan olan 7 harfli 72 kelime var. İçerisinde TAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tan olan kelimeler listesine ya da Sonu tan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ANT, TAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TETANOS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücuduna açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılı kasılmasıyla kendini gösteren ateşli ve tehlikeli bir hastalık, kazıklı humma
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücuduna açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılı kasılmasıyla kendini gösteren ateşli ve tehlikeli bir hastalık, kazıklı humma
- POSTANE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Posta ile gönderilen maddelerin kabul edildiği, postaya verilmiş maddelerin ayrım ve dağıtımının yapıldığı bina
-
[isim]
Posta ile gönderilen maddelerin kabul edildiği, postaya verilmiş maddelerin ayrım ve dağıtımının yapıldığı bina
- HASTANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hastaların yatırılarak tedavi edildikleri sağlık kurumu
-
[isim]
Hastaların yatırılarak tedavi edildikleri sağlık kurumu
- TANRIÇA
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
- TANIYIŞ
-
-
[isim]
Tanıma işi veya biçimi
-
[isim]
Tanıma işi veya biçimi
- DONATAN
- ...
- UTANGAÇ
-
-
[sıfat]
Bir toplulukta güvenini yitiren, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup
- "Ben yalnız uslu ve çekingen değil, aynı zamanda son derece utangacım da." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bir toplulukta güvenini yitiren, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup
- TANGRAM
- ...
- TANECİK
-
-
[isim]
Küçük tane
-
Çok küçük boyutlu madde, cisim
-
[isim]
Küçük tane
- TANTUNİ
-
-
[isim]
Kuşbaşından daha küçük et parçalarının soğan, biber, maydanoz, domates vb. ile bir sac üzerinde pişirilmesi sonunda hazırlanan kebap türü
-
[isim]
Kuşbaşından daha küçük et parçalarının soğan, biber, maydanoz, domates vb. ile bir sac üzerinde pişirilmesi sonunda hazırlanan kebap türü
- BOTANİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitki bilimi
-
[isim]
Bitki bilimi
- TANIMAZ
-
-
[sıfat]
Tanımayan
-
[sıfat]
Tanımayan
- FETTANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cilveli, gönül alıcı (kadın)
- "O öyle bir fettanedir ki pisliği, rüküşlüğü bile yakışır haspaya ... güzelliğine, inceliğine halel getirmez." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Cilveli, gönül alıcı (kadın)
- TANITMA
-
-
[isim]
Tanıtmak işi, takdim
- "Prenses tanıtmasını bitirmedi, yanımıza genç süvari zabiti geldi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Tanıtmak işi, takdim
- TANILMA
-
-
[isim]
Tanılmak işi
-
[isim]
Tanılmak işi
- ASİTANE
- ...
- DESTANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Destansı
- "Selma Hanım onu seyrederken, âdeta destani bir rüyaya dalmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Destansı
- ORTANCA
-
-
[sıfat]
Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan
- "Hayriye Hanım bu evin ortanca kızı, daha kız sanılacak kadar taze görünen güzel bir kadın..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Büyüklük, irilik bakımından üç nesne arasında sondan veya baştan ikinci gelen
-
[sıfat]
Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan
- SERETAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yengeç
-
[isim]
Yengeç
- TANIMAK
-
-
[-i]
Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- "Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek
- "Onu bir de eski polisler tanır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
- "Sincapları yakından tanırım." (Ahmet Haşim)
-
Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek
-
Varlığını kabul etmek
-
Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak
-
Sorumlu bilmek
- "Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim."
-
Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek
- "Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım."
-
[-i]
Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak