İçinde t olan 5 harfli 1255 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ASKAT

  1. [isim] Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri
    • "Metrenin askatları desimetre, santimetre ve milimetredir."

MUHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
  2. Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk

MUŞTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Karşısındakine vurmak için özel olarak açılmış deliklerine parmakların geçirilmesi ile kullanılan demir parçası
  2. Kunduracıların, derileri vurarak inceltmek için kullandıkları metalden tokmak
  3. Parmağın biri bükülüp sivriltilerek vurulan yumruk

SOFTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Medrese öğrencisi
    • "Okuyanlardan biri on altı, on yedi yaşlarında genç bir softa." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İlmiyeden olanlara aşağılamak amacıyla verilen ad
  3. Bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanan kimse
    • "İnandığından başka inanılacak şey olmadığına inanan insan softadır." (Orhan Veli Kanık)
  4. Yaşadığı çağın gerisinde kalmış, geri kafalı kimse
    • "Bizim moruk yeni kafalı görünmek ister amma halis muhlis softadır." (Peyami Safa)

SUSTA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Köpeğin arka ayakları üzerinde durması

TÜREL

  1. [sıfat] Türe ile ilgili olan, hukuki

ATMIK

  1. [isim] Meni

ETSEL

  1. [sıfat] Ete ait
  2. Cinselliğe ait
    • "Zavallı geçkin kız, yerleşik ahlâk kurallarının dışında etsel duyarlığa yaklaşırsa, başına bunların geleceğini düşünüyordu." (Selim İleri)

MASAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bıçak bilemeye yarayan çelikten, çubuk biçiminde araç
    • "Kasap masadı. Aşçı masadı."

OTAMA

  1. [isim] Otamak işi, tedavi

PUSET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elle sürülen, hafif, küçük çocuk arabası

TARAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
    • "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat..." (Refik Halit Karay)
    • "Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik." (Orhan Veli Kanık)
    • "Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir." (Şevket Rado)
  2. Yön, yan, doğrultu
    • "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Yöre, yer
    • "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." (Haldun Taner)
  4. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
    • "Karşı tarafın adamları."
  5. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
    • "Baba tarafı zengin."
  6. Bir şeyin belli bölümü, kısmı
    • "Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı."

VÜRUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Geliş, gelme
    • "Ben onun yatağa bu suretle vüruduna hayret ederken o, gözlüklerini çıkarıp yanındaki masanın üstüne koydu." (Memduh Şevket Esendal)

DAVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çağrı, çağırma
    • "Bir bakanmışım gibi beni kürsüye davet etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Fakat kâbus içinde bunalmış bir kimse gibi bir türlü bu davete icabet edemez." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Yemekli toplantı
    • "Nevin'in her aklına estikçe yaptığı davetlerden biriydi." (Peyami Safa)
    • "Kimin kimi istifaya davet edeceğini pek yakında gösterecekti." (Reşat Nuri Güntekin)

DİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret
    • "Kolunun diyetini ben verdim. Yoksa çolak kalacaktın." (Ömer Seyfettin)

KETUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ağzı sıkı
    • "Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları sergilemeyi hiç sevmez." (Atilla İlhan)
    • "Sefirlerin az konuşması, ketum olması şarttır derler ya, laf!" (Haldun Taner)

TOHUM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane
  2. Soy sop, döl, nesil, sülale
    • "Tohumu kurudu."
    • "Şimdi saçlarının tepeden döküldüğüne bakarak üzülüyor, arada bir, tohuma kaçıyoruz artık diye hayıflandığı da oluyordu." (Haldun Taner)
  3. Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan şey
    • "Ruhuna ve hafızasına serpilen bu tohumlar onda zamanla çiçeklerini açar ve meyvelerini verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Spermatozoit

İSTİM

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İslim
    • "Gemi istim üstünde, kalkması yakın. Demir almak için süvari bekleniyordu." (Zeyyat Selimoğlu)

LÜTUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet
    • "Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu." (Cahit Uçuk)
    • "Merhametin biricik kaynağı olan senden lütuf diliyorum."

TOPAZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Alüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü