İçinde tı olan 7 harfli 280 kelime var. İçerisinde TI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tı olan kelimeler listesine ya da Sonu tı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BATIRMA
-
-
[isim]
Batırmak işi
- "Sofradakiler çorba sahanına doğradıkları ekmeklerini, çorbanın içine batırmaya başladılar." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Batırmak işi
- KATILIŞ
-
-
[isim]
Katılma işi veya biçimi
-
[isim]
Katılma işi veya biçimi
- ARTIKÇI
- ...
- ATILMAK
-
-
Atma işine konu olmak
- "Tembel olanlar her yerden atılır."
-
[-e]
Saldırmak, hücum etmek
- "Düşmanın üzerine atıldı."
-
[nsz]
Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak
- "Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor, zıplıyor, havlıyor, atılıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Bir işe girişmek, başlamak
- "Bu gençlerden bir kısmı Anadolu içlerinde hatta Asya'da ne çetin sergüzeştlere atıldılar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Patlamak
- "Silah atıldı. Top atıldı."
-
Bir yerden, görevden veya işten uzaklaştırılmak
-
Atma işine konu olmak
- CAYIRTI
-
-
[isim]
Şiddetli yanma, yırtılma sesi, gürültü
-
[isim]
Şiddetli yanma, yırtılma sesi, gürültü
- KIZILTI
-
-
[isim]
Bir yerden yansıyan hafif kızıl renk, solgun kızıl
- "Bilirsin ki ciğer hastalığı çeken insanların yüzü daima bir kızıltı içindedir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Bir yerden yansıyan hafif kızıl renk, solgun kızıl
- AYRINTI
-
-
[isim]
Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay
- "Az daha kuşku diyecektim herkes gibi. Oysa şüphe başka, kuşku başka şeydir. Bir ayrıntı sorunu ama neylersiniz ki dilin inceliği ayrıntılara dayanır." (Haldun Taner)
- "Ne var ki genelleyici bakış açısı, bizi bazen yararlı ayrıntılara inmekten ister istemez alıkoyuyor." (Haldun Taner)
-
Edebiyat veya sanat eserlerinde bir bütünün ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat
-
Bir tiyatro eserinde ana düşünceye yardımcı olan kelime, cümle veya eşya
-
[isim]
Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay
- TIKIRTI
-
-
[isim]
Tıkırdayan bir şeyin çıkardığı ses
- "Ansızın arkasında bir tıkırtı duydu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Tıkırdayan bir şeyin çıkardığı ses
- AÇTIRMA
-
-
[isim]
Açtırmak işi
-
[isim]
Açtırmak işi
- TAKINTI
-
-
[isim]
Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun
- "Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez." (Burhan Felek)
-
Bütünlemeye kalınan ders
-
Küçük, önemsiz borç
-
Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük, obsesyon
- "Sözünü ettiğim takıntı bana rahmetli babamdan miras kaldı." (Ahmet Ümit)
-
Bir kimseyle kurulan ilişki
-
[isim]
Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun
- ÇATIŞIK
-
-
[sıfat]
Çelişkili
- "Bu soru üzerine bir sürü çatışık düşünceler ileri sürüldü."
-
[sıfat]
Çelişkili
- KATILMA
-
-
[isim]
Katılmak işi
-
İletişim veya ortak davranışta bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme süreci, iştirak
-
[isim]
Katılmak işi
- ZIRILTI
-
-
[isim]
Zırıldama sesi veya işi
- "Durup dururken zırıltı mı çıkarmalı?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Zımbırtı
- "Bırak hırboluğu diyor, çıkar o yenindeki zırıltıyı." (Atilla İlhan)
-
Can sıkan veya hoşa gitmeyen ses çıkaran nesne
- "Elindeki o zırıltıyı bırak."
-
Anlaşmazlık sebebiyle çıkan kavga, geçimsizlik
-
[isim]
Zırıldama sesi veya işi
- YANILTI
-
-
[isim]
Sonucu bakımından çok önemli olmayan yanlışlık, sehiv
-
[isim]
Sonucu bakımından çok önemli olmayan yanlışlık, sehiv
- TIBBİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doktor yetiştiren öğretim kuruluşu, tıp fakültesi
-
[isim]
Doktor yetiştiren öğretim kuruluşu, tıp fakültesi
- ALTILIK
-
-
[sıfat]
Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş
-
Altı tane alabilen
- "Altılık bir kutu."
-
[sıfat]
Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş
- ALDATIŞ
-
-
[isim]
Aldatma işi veya biçimi
- "Falsolu vuruş kalleşçe bir aldatıştır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aldatma işi veya biçimi
- ÇATIŞKI
-
-
[isim]
Yasaların veya önermelerin kendi aralarında çelişikliği, antinomi
-
[isim]
Yasaların veya önermelerin kendi aralarında çelişikliği, antinomi
- KATIKLI
-
-
[sıfat]
İçinde katık bulunan
-
[sıfat]
İçinde katık bulunan
- ALTINCI
-
-
[sıfat]
Altı sayısının sıra sıfatı, sırada beşinciden sonra gelen
-
[sıfat]
Altı sayısının sıra sıfatı, sırada beşinciden sonra gelen