İçinde sı olan 5 harfli 87 kelime var. İçerisinde SI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sı olan kelimeler listesine ya da Sonu sı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIÇMA
-
-
[isim]
Sıçmak işi
-
[isim]
Sıçmak işi
- SINIR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- "1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi." (Tarık Buğra)
-
Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
-
Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
- "Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı."
-
Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit
-
Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit
-
Uç, son
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- ASILI
-
-
[sıfat]
Asılmış olan
-
[sıfat]
Asılmış olan
- SINDI
-
-
[isim]
Makas
-
[isim]
Makas
- SIFAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği
- "Başvezir sıfatıyla hükûmet işlerini idare eder." (Refik Halit Karay)
-
Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime, ön ad
- "Beyaz (ev), güzel (çocuk), beş (gün), bu (kitap) gibi."
-
Yüz, kılık ve dış görünüş
- "Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği
- SIMAK
-
-
[-i]
Kırmak, bozmak
-
Yenmek, mağlup etmek
-
[-i]
Kırmak, bozmak
- SIĞAÇ
- ...
- KISIT
-
-
[isim]
Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşları tarafından kaldırılması
-
Bunama, mahkûm olma vb. nedenlerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, kısıtlılık, kısıtlama, hacir
-
[isim]
Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşları tarafından kaldırılması
- NISIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yarı
-
[isim]
Yarı
- SINAV
-
-
[isim]
Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test
-
Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta bir deneyim kazandıran zor durum
- "Evliliğin ilk yılları bir sınavdır."
-
[isim]
Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test
- SIRCI
- ...
- CAMSI
-
-
[sıfat]
Cam gibi saydam, cama benzer
-
[isim]
Yerin içinden yüze çıkan erimiş sıcak maddelerin, soğuma sırasında billurlaşmayıp biçimsiz olarak katılaşmış durumu
-
[sıfat]
Cam gibi saydam, cama benzer
- DALSI
-
-
[sıfat]
Dalı andıran, dala benzeyen
-
Görevi, biçimi ve durumu yaprağa benzeyen yassı (dal)
-
[sıfat]
Dalı andıran, dala benzeyen
- BASIN
-
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- "Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- KASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köşk
- "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Köşk
- SIRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sırat köprüsü
-
Yol
-
[isim]
Sırat köprüsü
- SIRMA
-
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- "Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan
- "Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır." (Salâh Birsel)
-
Rütbe gösteren şerit
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- ORASI
-
-
[isim]
O yer, ora
- "Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı." (Refik Halit Karay)
-
O yönü
- "İşin orası önemli değil."
-
[isim]
O yer, ora
- VASIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik
- "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitelik
- SINMA
-
-
[isim]
Sınmak işi veya durumu
-
[isim]
Sınmak işi veya durumu