İçinde sür olan 8 harfli 29 kelime var. İçerisinde SÜR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sür olan kelimeler listesine ya da Sonu sür ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
R S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜRDÜRÜŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sürdürme işi veya biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sürdürme işi veya biçimi
                    
                    
 - SÜREMSİZ
 - ...
 - SÜRÜTMEK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Sürüme işini yaptırmak
                    
                    
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Sürüme işini yaptırmak
                    
                    
 - PÜSÜRSÜZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Püsürü olmayan, pürüzsüz
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Püsürü olmayan, pürüzsüz
                    
                    
 - SÜRDÜRME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sürdürmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sürdürmek işi
                    
                    
 - ÖKSÜRTME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Öksürtmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Öksürtmek işi
                    
                    
 - TEKESSÜR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Çoğalma, artma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çoğalma, artma
                    
                    
 - SANSÜRCÜ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sanat eserlerini denetlemekle görevlendirilmiş kimse
                    
                    
 - 
                    
                        Sansür yanlısı
                    
                    
- "Sansürcü bir anlayış."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sanat eserlerini denetlemekle görevlendirilmiş kimse
                    
                    
 - ÖKSÜRMEK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Solunum yolları zarlarının rahatsızlığı sebebiyle akciğerlerdeki havayı birdenbire ve gürültülü bir sesle dışarı vermek
                    
                    
- "Efendim, çocuk durmaz, koşar, terler, öksürür." (Burhan Felek)
 
 - 
                    
                        Öksürtücü bir hastalığa tutulmuş olmak
                    
                    
- "Çocuk öksürüyor, sokağa çıkarmamalı."
 
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Solunum yolları zarlarının rahatsızlığı sebebiyle akciğerlerdeki havayı birdenbire ve gürültülü bir sesle dışarı vermek
                    
                    
 - SÜRTÜNME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sürtünmek işi
                    
                    
 - 
                    
                        Yüzeyleri birbirinin üstüne gelerek biri veya her ikisi ötekine göre ters doğrultuda kayan iki cismin durumu, delk
                    
                    
- "Sürtünme, kinetik enerjinin bir bölümünü ısıl enerjiye çevirdiğinden motorun verimini azaltır."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sürtünmek işi
                    
                    
 - TAHASSÜR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kavuşmak istenen şey veya kimse için üzülme, özlem
                    
                    
- "Neveser'in gönlünde elem bulaşığı bir tahassür, bir hicran..." (Atilla İlhan)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kavuşmak istenen şey veya kimse için üzülme, özlem
                    
                    
 - SÜRDÜRÜM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Abonman
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Abonman
                    
                    
 - SÜRGÜSÜZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sürgüsü olmayan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sürgüsü olmayan
                    
                    
 - SÜRTÜLME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sürtülmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sürtülmek işi
                    
                    
 - SÜRMENAJ
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Sürekli ve aşırı çalışmadan doğan yorgunluk, bitkinlik
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sürekli ve aşırı çalışmadan doğan yorgunluk, bitkinlik
                    
                    
 - SÜRMESİZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sürme ile boyalı olmayan
                    
                    
- "... en solgun günlerinde bile gözlerini sürmesiz, dudaklarını boyasız bırakır." (Peyami Safa)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sürme ile boyalı olmayan
                    
                    
 - SÜRÜLMEK
 - 
    
- 
                        [-e]
                    
                        Sürme işine konu olmak veya sürme işi yapılmak
                    
                    
 - 
                    
                        Uzaklaştırılmak, nefyedilmek
                    
                    
- "Bir süre sonra müdürle iki öğretmenin ayrı ayrı yerlere sürüldüklerini öğrendim." (Erhan Bener)
 
 
 - 
                        [-e]
                    
                        Sürme işine konu olmak veya sürme işi yapılmak
                    
                    
 - SÜRERLİK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Uzun sürme durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Uzun sürme durumu
                    
                    
 - SÜRÜNMEK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Karnı üzerinde sürünerek gitmek
                    
                    
- "İçimize tekrar emniyet geldikten sonra, karnımız üstünde sürünerek Nil'e, sonra öteki sahile geçtik." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Kendi üzerine koku, krem vb. sürmek
                    
                    
- "Bir şişe kolonyayı süründüm."
 
 - 
                        [-e]
                    
                        Bir şeye değerek geçmek, geçerken değmek
                    
                    
- "Duvara sürünmek. Boyaya sürünmek."
 
 - 
                    
                        Sürünme işine konu olmak
                    
                    
- "Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün." (Enderunlu Vasıf)
 
 - 
                    
                        Yoksul ve perişan yaşamak
                    
                    
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Karnı üzerinde sürünerek gitmek
                    
                    
 - SÜREKSİZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Az süren, devamsız
                    
                    
- "Süreksiz bir mutluluk."
 
 - 
                    
                        Ötümsüz
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Az süren, devamsız