İçinde so olan 6 harfli 62 kelime var. İçerisinde SO bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında so olan kelimeler listesine ya da Sonu so ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SONNOT
- ...
- SOFİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
-
[sıfat]
Safsatacı, yanıltıcı
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
- SOĞDCA
- ...
- FASONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş
-
Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği
-
[isim]
Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş
- SOYDAŞ
-
-
Soyları bir olan bireylerden her biri
-
Soyları bir olan bireylerden her biri
- SOYMUK
-
-
[isim]
Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka
-
Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara, yalamuk
-
[isim]
Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka
- KÜRASO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Acı portakal kabuğundan yapılan bir içki
-
[isim]
Acı portakal kabuğundan yapılan bir içki
- SOFİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bilgicilik
-
[isim]
Bilgicilik
- SOKMAK
-
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
-
[-e]
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
- "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
-
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek
- "Otların arasında bacaklarını yılan sokar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-e]
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
- "Ülkeye kaçak eşya sokmak."
-
Belli etmeden kötü bir malı vermek
- "Satıcı, elmaların çürüklerini sokmuş."
-
[-e]
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
- "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu." (Refik Halit Karay)
-
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
- SOSYAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Toplumla ilgili, toplumsal, içtimai
- "Siz de vaktine, saatine göre ya etraftaki manzaraya ya birtakım sosyal metafizik düşüncelere yahut da sadece kendi şahsi kaygılarınıza dalıp gitmişsinizdir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Toplumla ilgili, toplumsal, içtimai
- SOYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak
- "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." (Aka Gündüz)
- "Şimdi bu herifi soyduk soğana çevirdik, değil mi?" (Ahmet Mithat)
-
Birinin giysilerini çıkarmak
- "Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek
- "Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak
- SONDAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sonda ile yoklama, sondalama
-
Bir durum, bir düşünce ile ilgili olarak yapılan yoklama, araştırma
- "Bu konudaki sondajları iyi oldu."
-
[isim]
Sonda ile yoklama, sondalama
- SONSUZ
-
-
[sıfat]
Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî
- "Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak." (Mahmut Yesari)
-
Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan
- "Sonsuz gök."
-
Çok
- "İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Sonu ve sınırı olmayan şey
-
Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik)
-
[sıfat]
Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî
- SOYGUN
-
-
[isim]
Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık
-
Hiçbir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç, vurgun
-
[isim]
Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık
- KONSON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ünsüz
-
[isim]
Ünsüz
- SOMATA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi
-
[isim]
Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi
- SONCUL
-
-
[sıfat]
Son bulma özelliği olan
-
[sıfat]
Son bulma özelliği olan
- SONSAL
-
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- "Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır."
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- KONSOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli mobilya
- "Mektupları götürmüş konsolun üzerine koyuyordu." (Tarık Buğra)
-
Yalnız bir yanındaki dayanak tarafından taşınan, diğer bölümleri boşlukta olan yatay yapı ögesi
- "Konsol kiriş."
-
[isim]
Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli mobilya
- GARSON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lokanta, pastane, kahvehane vb. yerlerde müşterilere hizmet eden kimse
- "Öğle yemeklerinde garson olarak çalışacak, buna karşılık öğle ve akşam yemeklerini lokantadan yiyecekti." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Lokanta, pastane, kahvehane vb. yerlerde müşterilere hizmet eden kimse