İçinde sm olan 6 harfli 34 kelime var. İçerisinde SM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sm olan kelimeler listesine ya da Sonu sm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KESMEK

  1. [-i] Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
    • "İpi kesmek."
    • "Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı." (Haldun Taner)
  2. Dibinden ayırmak
    • "Ağaçları kesmek. Dalları kesmek."
    • "Mantıki söylenmiş, müdellel söylenmiş, her cihetten işi kesip atmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Düzgün parçalara ayırmak
    • "Eti kesmek. Patatesi kesmek."
    • "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Kesici bir araçla yaralamak
    • "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
  5. [nsz] Ucunu almak
    • "Saç kesmek. Tırnak kesmek."
  6. [nsz] Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
    • "Koyun kesmek. Tavuk kesmek."
  7. Son vermek, gidermek
    • "Bu ilaç baş ağrısını keser."
  8. Ara vermek
    • "Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler." (Memduh Şevket Esendal)
  9. Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
    • "Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler."
  10. Akımı durdurmak
    • "Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
  11. Belirtmek, kararlaştırmak
    • "Gününü daha kesmedik."
  12. [-den] Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
    • "Ücretinden beş lira kesmişler."
  13. Para basmak
  14. Azaltmak, güçleştirmek
    • "Rüzgâr geminin yolunu kesiyor."
  15. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
  16. Geçişi önlemek
    • "Yolu kesmek."
  17. [nsz] Susmak
    • "Kes artık yeter!"
  18. Hasta organı ameliyatla almak
  19. Bölmek, ayırmak
    • "Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri."
  20. Yazıyı, filmi kısaltmak
  21. [nsz] Uydurmak, yalan söylemek
  22. Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
    • "Rüzgâr yüzümü kesiyor."
  23. Birini yermek, kötülemek
  24. Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
  25. Oyuncuyu takım kadrosuna almamak

BASMAK

  1. [-e] Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
    • "Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." (Cahit Külebi)
    • "Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Küçük çocuklar ayakta durabilmek
  3. Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
    • "Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız." (Halide Edip Adıvar)
  4. [-i] Sıkıştırarak yerleştirmek
    • "Peyniri küpe basmak."
  5. [-i] Bası işi yapmak, tabetmek
  6. [-i] Örtmek, bürümek, kaplamak
    • "Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk." (Memduh Şevket Esendal)
  7. [-i] Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
    • "Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. [-i] Baskın yapmak
    • "Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış." (Etem İzzet Benice)
  9. [nsz] Bazı adlarla sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır
    • "Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
  10. Bir kimse bir yaşa girmek
    • "On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım." (Azra Erhat)
  11. [-i] Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek
    • "Şehri akşamüstü sis basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  12. [-i] Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek
    • "Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak."
  13. [nsz] Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
  14. [-i] Uygunsuz vaziyette yakalamak
  15. [nsz] Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
    • "Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi." (Yusuf Ziya Bahadınlı)

OSMANİ
...
SMOKİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Özel günlerde erkeklerin giydiği önü açık, ceketi genellikle ipek yakalı takım giysi
    • "Köylerinde akşamları smokin giyen İngiliz Yahudisi muhtarlık eder." (Falih Rıfkı Atay)

YASMAK

  1. [-i] Yayın kirişini gevşetmek
    • "Felek benim kurulu yayım yastı / Her köşebaşında yolumu kesti." (Pir Sultan Abdal)
  2. Düz duruma getirmek

PUSMAK

  1. [nsz] Sinmek
  2. Bir şeyi kendine siper edip saklanmak
  3. Ortalığı hafif sis kaplamak, pusarmak
    • "Yüce dağlar ne kararıp pusarsın." (Karacaoğlan)

CİSMEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Cisim olarak, vücutça, bedence

KASMAK

  1. Kasları gergin duruma getirmek
    • "Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [-i] Kısaltmak
    • "Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Daraltmak
    • "Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı." (Cahit Uçuk)
  4. Baskısı altında tutmak

KISMEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Bütün değil, bir bölüm olarak veya bazı bakımdan, bazı yönden
    • "Eşyayı kısmen gönderdim. Kısmen haklısınız."

TIRSMA

  1. [isim] Ürkme, korkma, çekinme

MOSMOR

  1. [sıfat] Her yanı mor, koyu mor

TASMİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tasımlama

YASMIK

  1. [isim] Mercimek

KISMAK

  1. [-i] Sesi azaltmak, alçaltmak
    • "Radyoyu biraz kısar mısın?"
  2. Gözü biraz kapamak
    • "Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı." (Necati Cumalı)
  3. Ezmek, büzmek, daraltmak
    • "Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Lamba ışığını azaltmak
  5. Sıkıştırmak
    • "Birden susan köpek kuyruğunu bacaklarının arasına kıstı." (Ömer Seyfettin)
  6. [-den] Masraf, harcama vb.ni azaltmak
    • "Kes üç kuruş ekmekten / Beş kuruş etten kıs." (Behçet Necatigil)
  7. Verilen hak ve özgürlüklerin sınırını daraltmak
  8. Pintilik etmek

SÜSMEK

  1. [-i] Boynuzlu hayvan boynuzu ile vurmak, tos vurmak
    • "Koç çocuğu süsmüş."

MISMIL

  1. [sıfat] Eti yenilebilen, murdar olmayan

SMAÇÖR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Voleybolda file üzerinde karşı alana doğru yukarıdan aşağıya topu sertçe yere vuran oyuncu, kütör

SİSMİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Depremle ilgili
    • "Sismik araştırmalar."

KISMAÇ
...
SARSMA

  1. [isim] Sarsmak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü