İçinde ser olan 7 harfli 30 kelime var. İçerisinde SER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ser olan kelimeler listesine ya da Sonu ser ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SER
2 Harfli Kelimeler
ER, ES, RE, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SERAZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Serbest ve özgür
-
[sıfat]
Serbest ve özgür
- SERAMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yüksek ısıda pişirilmiş toprak, fayans, porselen yapımıyla ilgili olan
-
[isim]
Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek vb. nesne
-
[sıfat]
Yüksek ısıda pişirilmiş toprak, fayans, porselen yapımıyla ilgili olan
- SERPİCİ
-
-
[isim]
Su serpen veya su saçan alet
-
[isim]
Su serpen veya su saçan alet
- SERİLİŞ
-
-
[isim]
Serilme işi veya biçimi
-
[isim]
Serilme işi veya biçimi
- SERSERİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş kimse, kabadayı, hayta, holigan (kimse)
- "Hayran Baba'yı bir serseri ile birlikte temizlemişlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan kimse
-
Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen (kurşun, mayın vb.)
- "Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş kimse, kabadayı, hayta, holigan (kimse)
- KAYSERİ
- ...
- SERTLİK
-
-
[isim]
Sert, katı olma durumu
- "Derinin altında bir sertlik hissettim."
-
Sert, kırıcı, katı davranış, şiddet, husumet
- "Fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini her zaman yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi." (Haldun Taner)
-
Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç
-
[isim]
Sert, katı olma durumu
- KOMİSER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güvenlik teşkilatının meslek aşamaları içinde yer alan, en az lise öğrenimi görmüş veya polis okullarının orta ve yüksek bölümlerini bitirmiş, il, ilçe veya bucaklarda bulundukları yerin emniyet ve asayişine ait işleri yöneten, üniformalı veya sivil memur
- "Komiser, çatkın bir çehre ile anlatmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Hükûmet komiseri
-
Saha komiseri
-
[isim]
Güvenlik teşkilatının meslek aşamaları içinde yer alan, en az lise öğrenimi görmüş veya polis okullarının orta ve yüksek bölümlerini bitirmiş, il, ilçe veya bucaklarda bulundukları yerin emniyet ve asayişine ait işleri yöneten, üniformalı veya sivil memur
- SERİNCE
-
-
[sıfat]
Az serin, serine yakın
-
[sıfat]
Az serin, serine yakın
- SERENDİ
-
-
[isim]
Dört, altı veya sekiz direk üstüne yapılmış tahıl, meyve ve sebze kurusunu saklamak için kullanılan kiler
-
[isim]
Dört, altı veya sekiz direk üstüne yapılmış tahıl, meyve ve sebze kurusunu saklamak için kullanılan kiler
- BAŞESER
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Şaheser
-
[isim]
Şaheser
- ESERMEK
-
-
[-i]
Bakmak, beslemek, yetiştirmek
-
[-i]
Bakmak, beslemek, yetiştirmek
- SERÜVEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Macera
-
[isim]
Macera
- SERPİLİ
- ...
- RENKSER
-
-
[sıfat]
Renklerle ilgili olan, kromatik
-
[sıfat]
Renklerle ilgili olan, kromatik
- ŞAHESER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser
- "Herkes, mektep müdürü dâhil, bu resmin bir şaheser olduğuna kaniydi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şu millî savaş içinde köy kadını başlı başına bir tarih, bir şaheser yaratıyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Değeri üstün olan, üstün nitelikli
-
[isim]
Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser
- KAROSER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm
-
[isim]
Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm
- SERGİCİ
-
-
[isim]
Mallarını sergileyerek satan kimse
-
[isim]
Mallarını sergileyerek satan kimse
- SERPMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
-
Belli bir yere dağılacak biçimde dökmek
- "Buzlarını atıp karabiberlerini serptikten sonra kadehleri iyice karıştırdım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpiştirmek
- "Yağmur serpiyor. Kar serpiyor."
-
Vermek, saçmak
-
[-i]
Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
- SERENAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası
-
Geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser
-
[isim]
Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası