İçinde sav olan 8 harfli 22 kelime var. İçerisinde SAV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sav olan kelimeler listesine ya da Sonu sav ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A S V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

SAV

2 Harfli Kelimeler

AS, AV

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAVURTUŞ

  1. [isim] Savurtma işi veya durumu
    • "Omuzlarına dalga dalga inen bal sarısı saçlarını, başının bir hareketiyle şöyle geriye savurtuşu, unutulur gibi miydi?" (Atilla İlhan)

SAVURGAN

  1. [sıfat] Tutumsuz

BAŞSAVCI

  1. [isim] En üst düzeydeki savcı

SAVSAMAK

  1. [-i] Savsaklamak, ihmal etmek

SAVULMAK

  1. [nsz] Bir şeyden çekinerek bulunduğu yerden uzaklaşmak

TASAVVUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
    • "Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Tasarım
  3. Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
    • "Bütün bu tasavvurlar iskambilden bir kule gibi bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)

MUSAVVER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Resim konulmuş, resimli
  2. Zihinde tasarlanmış, düşünülmüş olan

SAVAŞKAN

  1. [sıfat] İyi savaşan, çok savaşan, savaşçı, cengâver

SAVUNMAK

  1. [-i] Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek
  2. Hareket veya düşünceyi söz ve yazı ile doğru, haklı göstermeye çalışmak
  3. Yapılan bir suçlamaya veya ithama karşı kendi haklı gösterecek sebepler ileri sürmek
  4. Bir kişiyi desteklemek, ona arka çıkmak
  5. Futbolda bir takım kendi kalesini korumak için oyun süresince çaba göstermek

SAVURMAK

  1. [-i] Havaya atıp dağıtmak, saçmak
    • "Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
  3. Kaldırıp atmak, fırlatmak
    • "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." (Nazlı Eray)
  4. [nsz] Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
    • "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
  5. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
    • "Sarnıcın suyunu savurmak."
  6. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
    • "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." (Peyami Safa)
  7. [nsz] Yalan, küfür vb. söylemek
    • "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." (Haldun Taner)
  8. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
    • "Paraları savurmak."

SAVRULMA

  1. [isim] Savrulmak işi
    • "Savrulma hareketini pek ciddi tutmuş olacaktı ki beli kütürdedi ve acıdı." (Haldun Taner)

SAVRULUŞ

  1. [isim] Savrulma işi veya biçimi

SAVLAMAK

  1. [-i] İddia etmek
    • "Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak." (Selim İleri)

SAVDIRMA

  1. [isim] Savdırmak işi

SAVUŞMAK

  1. [nsz] Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak
    • "Hemen dükkâna koşuyorum, acele acele bir iki gazete alıp savuşuyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yemek kotaracağım diye savuşup gitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Hastalık veya başka kötü bir durum geçmek, iyileşmek

SAVILMAK

  1. [nsz] Savma işine konu olmak

SAVAŞMAK

  1. [nsz] Ordu ölçüsünde iki silahlı kuvvet karşı karşıya gelip çarpışmak, vuruşmak, muharebe etmek
  2. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla mücadeleye girişmek
    • "Azmi'yi bizimle beraber gelmeye pek güçlükle razı edebilmişizdir. Hatta bir kere de gazinonun kapısında bizden kaçmaya savaşmıştır." (Reşat Nuri Güntekin)

SAVCILIK

  1. [isim] Savcı olma durumu, müddeiumumilik
  2. Savcının görevi
  3. Savcının makamı
  4. Savcının görev yaptığı bina
    • "Genç, temiz, pak kadın nöbetçinin tarifi üzerine savcılığın önüne kadar geldi." (Aka Gündüz)

SAVURTMA

  1. [isim] Savurtmak işi

SAVUNUCU

  1. Bir şeyi savunan kimse, müdafi
    • "Bu türlü hak savunucularının türlüsüyle karşılaştım hayatımda." (Necati Cumalı)
  2. Savunma oyuncusu

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü