İçinde s olan 6 harfli 1363 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FASSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İftira atan, gerçek olmayan isnatlarda bulunan (kimse)
- "Gayet fassal, dedikoducuydu da..." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
İftira atan, gerçek olmayan isnatlarda bulunan (kimse)
- MUSLUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Takıldığı boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış açılır kapanır alet
-
El yıkamaya yarayan yer, lavabo
- "Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Takıldığı boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış açılır kapanır alet
- TARSUS
- ...
- ALPAKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kolayca bükülebilen alüminyum ve silisyum karışımı
-
[isim]
Kolayca bükülebilen alüminyum ve silisyum karışımı
- HASILI
-
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
- "Hasılı ne söyledikse kâr etmedi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
- KİLİSE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer
- "Katolik kilisesinin hâkim ve müstevli çanı saat üçü vuruyor." (Ömer Seyfettin)
-
Hristiyanlıkla ilgili dinî kuruluş
-
Hristiyanlığın öğretilmesi, dinî işlerin yönetimi vb. ile ilgilenen papa ve piskoposlar topluluğu
-
[isim]
Hristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer
- NALSIZ
- ...
- SEÇKİN
-
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- "Aralarında yurt çapında ün yapmış bilim adamları vardı, mühendisler vardı, kadın erkek seçkin aydınlar vardı." (Haldun Taner)
-
Bir toplumda gücü ve saygınlığı olan (kişi veya grup)
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- SINAMA
-
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe
- SLOVAK
- ...
- KESMEK
-
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- "İpi kesmek."
- "Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı." (Haldun Taner)
-
Dibinden ayırmak
- "Ağaçları kesmek. Dalları kesmek."
- "Mantıki söylenmiş, müdellel söylenmiş, her cihetten işi kesip atmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzgün parçalara ayırmak
- "Eti kesmek. Patatesi kesmek."
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kesici bir araçla yaralamak
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Ucunu almak
- "Saç kesmek. Tırnak kesmek."
-
[nsz]
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
- "Koyun kesmek. Tavuk kesmek."
-
Son vermek, gidermek
- "Bu ilaç baş ağrısını keser."
-
Ara vermek
- "Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
- "Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler."
-
Akımı durdurmak
- "Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belirtmek, kararlaştırmak
- "Gününü daha kesmedik."
-
[-den]
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
- "Ücretinden beş lira kesmişler."
-
Para basmak
-
Azaltmak, güçleştirmek
- "Rüzgâr geminin yolunu kesiyor."
-
İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
-
Geçişi önlemek
- "Yolu kesmek."
-
[nsz]
Susmak
- "Kes artık yeter!"
-
Hasta organı ameliyatla almak
-
Bölmek, ayırmak
- "Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri."
-
Yazıyı, filmi kısaltmak
-
[nsz]
Uydurmak, yalan söylemek
-
Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
- "Rüzgâr yüzümü kesiyor."
-
Birini yermek, kötülemek
-
Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
-
Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- KISMAÇ
- ...
- RUHSAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, müsaade
-
İzin belgesi, ruhsatname
- "Belediye doktoru tarafından tasdik edilerek gömülmesine ruhsat verilir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
İzin, müsaade
- SEÇİCİ
-
-
[sıfat]
Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)
-
[sıfat]
Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)
- STEPNE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Yedek lastik
-
[isim]
Yedek lastik
- ÇÖPSÜZ
-
-
[sıfat]
Çöpü olmayan
-
[sıfat]
Çöpü olmayan
- HASLIK
- ...
- HIRSIZ
-
-
[isim]
Başkasının malını çalan kimse, arakçı, uğru
-
[isim]
Başkasının malını çalan kimse, arakçı, uğru
- KASKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık
-
[isim]
Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık
- PASTİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Anason kokulu bir tür alkollü içki
- "Önce evde yapılmış vişne likörü yahut bizdeki rakıya benzeyen pastisler içilir." (Çetin Altan)
-
[isim]
Anason kokulu bir tür alkollü içki