İçinde olan 5 harfli 46 kelime var. İçerisinde RI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rı olan kelimeler listesine ya da Sonu rı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

I R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

IR

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

VARIŞ

  1. [isim] Varma durumu veya biçimi
  2. Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
  3. Bir yarışın son bulduğu yer, finiş

SARIM

  1. [isim] Sarma işi
  2. Bir şeyi bir kez saracak miktar
  3. Elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası

BAYRI

  1. [sıfat] Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim

SARIK

  1. [isim] Sarılarak meydana getirilen başlık
    • "O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi." (Tarık Buğra)
  2. Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb

SANRI

  1. [isim] Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, birsam, halüsinasyon
    • "Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey." (Atilla İlhan)

TANRI

  1. [isim] Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah

ARIZİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sonradan olan, dıştan gelen
  2. Geçici, eğreti
    • "Sahifede tesadüfi bir fark bulunsa bu arızi farkı göremeyecekti." (Haldun Taner)

AYRIÇ

  1. [isim] Yol kavşağı, iki yolun ayrıldığı yer

UÇARI

  1. [sıfat] Ele avuca sığmaz (kimse)
    • "Ben azami derecede haşarı ve uçarı bir çocuktum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kendini çeşitli eğlencelere vermiş (kimse), sefih
    • "Yazar dediğin biraz uçarı, serseri mizaç olmalı değil midir?" (Haldun Taner)

ÇARIK

  1. [isim] İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı
    • "Tozla örtülmüş çarıklarının eskiliği belli olmuyor." (Ömer Seyfettin)
  2. Araba yokuş aşağı giderken tekerleği frenlemek için altına sürülen demir levha
  3. Para cüzdanı
    • "Kızı bu çarık sözünün para cüzdanı manasına geldiğini bilmeden dinler..." (Refik Halit Karay)

HARIM

  1. [isim] Sebze ve meyve bahçesi
  2. Tarla ve bahçe çevresindeki çit
    • "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)

TIRIS

  1. [isim] Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
    • "Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu." (Memduh Şevket Esendal)

YARIŞ

  1. [isim] Yarışma
    • "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?" (Tarık Buğra)
    • "Vapurla yarış eden yunuslara güler." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yarışma, rekabet

HARIN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
  2. Hain, huysuz
  3. Obur

GAYRI

  1. [sıfat] Başka, diğer
  2. [zarf] Artık, bundan böyle

YARIK

  1. [isim] Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak
  2. İnce bir çizgi durumunda açılmış yara
    • "Kendini göstermek için terliklerini yarık topuklu tabanlarında şaplata şaplata geçmişti." (Haldun Taner)
  3. Anlaşmazlık, bölünme
    • "Şimdiden birtakım yarıklar açan siyasi rekabetten başka ne mana verilebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Küçük bir ışık demeti elde etmek için ışık kaynağının önüne konulan, saydam olmayan bir düzlem üzerine açılmış, dikdörtgen biçiminde küçük delik
  5. [sıfat] Yarılarak açılmış veya yarılarak oluşmuş

KIRIM

  1. [isim] Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
    • "İçtenlik, insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş..." (Salâh Birsel)
  2. Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi

SIRIM

  1. [isim] Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
    • "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

KARIN

  1. [isim] İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
    • "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
    • "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
    • "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
  2. Döl yatağı, rahim
    • "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
  3. Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
    • "Geminin karnı. Şişenin karnı."
  4. Mide
    • "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
  5. İç, gönül, akıl, kafa
    • "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
  6. Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
  7. Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar

RIZIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek, içecek şey, azık
    • "Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız." (Refik Halit Karay)
  2. Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet
    • "Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." (Mehmet Çınarlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü