İçinde rt olan 4 harfli 32 kelime var. İçerisinde RT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rt olan kelimeler listesine ya da Sonu rt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı
    • "Sert tahta."
  2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
    • "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." (Tarık Buğra)
  3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı
    • "Sert iklim. Sert hava."
  4. Güçlü kuvvetli
    • "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı
    • "Sert şarap. Sert tütün."
  6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
    • "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  7. Gönül kırıcı, katı, ters
    • "... sarardı, dudakları titredi ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu." (Halide Edip Adıvar)
  8. Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
    • "Sert ses."
    • "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  9. Titizlikle uygulanan, sıkı
    • "Sert bir yönetim."
  10. Ötümsüz

PERT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Değer yitimi, zarar

KURT

  1. [isim] Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus)
    • "Kurdun oğlu akıbet kurt olur, demiş ve bu söz beş muallimin meslek ve ilim haysiyetine dokunmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yeri, bir şeyi iyi bilen
  3. [sıfat] İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz
    • "Deminden beri sus pus olmuş, fırsat bekleyen kurt müşterilerin ilk defa sesi duyuluyor." (Haldun Taner)

LORT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İngiltere'de babadan oğla veya ailenin ilk erkek kişisine geçen veya kral tarafından bağışlanan soyluluk unvanı
    • "O sırada yaşlı bir lort beni pek sevdi." (Refik Halit Karay)
    • "Onların öyle lort gibi kurulup durduklarına bakmayın." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Lortlar Kamarası üyesi
  3. Çok zengin kimse
  4. Sükseli, kalantor, gösterişli kimse
    • "O bildiğimiz doktor gitmiş, yerine bir lort gelmiş." (Sermet Muhtar Alus)

ÖRTÜ

  1. [isim] Örtmek için kullanılan şey
    • "Hekim, hastanın üstündeki örtüyü açtı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Kız Ayşe, anana söyle, seni örtüye soksun." (Ömer Seyfettin)
  2. Yapılarda çatı, dam

TART

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kovma, çıkarma

MERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yiğit
    • "Merttir, yiğittir, yüreği de bileği de pektir." (Tarık Buğra)
  2. Sözünün eri, güvenilir (kimse)

TIRT
...
KART

  1. [sıfat] Gençliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı
    • "Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor." (Halide Edip Adıvar)

MURT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Mersin ağacının yazın olgunlaşan, bezelye büyüklüğünde, morumsu siyah, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyvesi
    • "Engin dallardan murt yemezdi. Onun alacağı kız ya çok zengin ya da tanınmış bir aileye mensup olmalıydı." (Orhan Kemal)

ORTA

  1. [isim] Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
    • "Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Herhangi bir taşralı kızın artık saklı kalma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu." (Murathan Mungan)
    • "Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "İşte bu söz üzerinedir ki Servet Bey, apartmana çıkmak emelini ciddi bir tasavvur hâlinde ortaya atmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre
    • "Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası."
    • "Önemli olan, kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmaktır." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ses duyan kız günün birinde ortadan kayboldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ve yarından itibaren kılıcım -yani kalemim- elimde ortaya atılacaktım." (Ömer Seyfettin)
  3. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm
    • "Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler." (Ömer Seyfettin)
    • "Mithat Paşa ve emsalini ortadan kaldırmak için ..." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Eski, büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki, üç çifte kayıklara rast gelinirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. İyi ile kötü arasındaki durum
  5. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece
    • "Orta ile geçti."
  6. [sıfat] Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
  7. [sıfat] Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan
    • "Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu." (Refik Halit Karay)
  8. [sıfat] İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
  9. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
  10. Orantı
  11. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş
    • "Aut çizgisinden nefis bir orta..." (Haldun Taner)
  12. Yeniçeri Ocağında tabur

VİRT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinî bir sözü sürekli tekrarlama
  2. Çok tekrarlama, diline dolama

ŞORT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Genellikle bazı sporları yaparken giyilen, paçaları dizlerin yukarısında başlayan kısa pantolon
    • "Göğsü açık ayağında da şortu var." (Memduh Şevket Esendal)

DÖRT

  1. [isim] Dört sayısının adı
    • "Ülkemizde, elbette yüz binlerce mutlu, sıhhatli, şen, dört başı mamur çocuk var." (Talât Halman)
    • "Oğulları babasını iyileştirmek için dört bir yana koşuşurdu." (Atilla İlhan)
    • "Cemil, Cemil! diye haykırarak yağmurun altında dört dönüyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, çocuklarından başka insan yüzü görmemiş temiz bir ev kadını birdenbire değişemezdi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 4, IV rakamlarının adı
    • "Bizi memnun etmek için etrafımızda dört dönüyordu." (Çetin Altan)
  3. [sıfat] Üçten bir artık

SIRT

  1. [isim] Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm
    • "Arabacı katırın sırtına binmiş." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe'nin sırtı yere gelmişti." (Halide Edip Adıvar)
    • "Pardösüyü sırtıma geçirdim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Çelişki içinde konuşur ve sırtında yumurta küfesi olmadığından dün ak dediğine bugün rahatlıkla kara diyebilir." (Haldun Taner)
  2. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı
    • "Batı âlemi Türkiye'den vazgeçemez, bizi yalnız bırakamaz, askerî ihtiyaçlarımıza sırt çeviremez..." (Talât Halman)
    • "Sırtına bir şey almadan sokağa fırladı."
  3. Kesici araçların kesmeyen kenarı
    • "Bıçağın sırtı."
  4. Dağların veya tepelerin üst bölümü
    • "Beşiktaş sırtları pırıl pırıl, aradaki boğaz parçası masmaviydi." (Orhan Veli Kanık)
  5. İnsanın üstü
    • "Ona ikinci rastlayışımda sırtında bir pardösü vardı." (Haldun Taner)
  6. Bir şeyin üstü, üst bölümü
  7. Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm

CART

  1. [isim] Sert bir şey yırtılırken çıkan ses
    • "Öldürecek adam öldüreceğim diye cart cart ötmez, sıkı ise gelir öldürür." (Haldun Taner)
  2. Hoşa gitmeyen, dikkat çeken renk

YURT

  1. [isim] Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan
    • "Türk yurduna Türkiye denir."
  2. Memleket
    • "Gerideki yurdunu on beş günden fazla boş bırakmak istemez." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Bakıma ve barınmaya muhtaç bir grup insanın oturduğu, yetiştirildiği veya bakıldığı kurum
    • "Güçsüzler yurdu."
  4. Göçebe Türklerin oturduğu çadır
  5. Öğrencilerin kaldığı, barındığı yer
  6. Diyar
    • "Bu köy pehlivanlar yurdudur."
  7. Bir şeyin ilk veya çok yetiştirildiği yer, vatan
  8. Yörüklerin yazın veya kışın oturdukları yer
  9. Sahip olunan arazi, emlak

DART

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bakınız oklama (2)

HART

  1. [zarf] Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)

FERT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birey
    • "Mustafa Kemal bir fert değil, bir timsaldir." (Yahya Kemal Beyatlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü