İçinde rs olan 6 harfli 51 kelime var. İçerisinde RS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rs olan kelimeler listesine ya da Sonu rs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARSLAN
-
-
[isim]
Aslan
- "Öyle ya kardaşlar her yanımız asker kaçağı dolu, arslanın adı çıkmış, çakallar baş keser, denilmiş." (Kemal Tahir)
-
[isim]
Aslan
- HIRSLI
-
-
[sıfat]
Açgözlü, muhteris
-
Öfkeli, kızgın
- "Daima hırslı, hırçın, sinirli, hislerine düşkün eniştemiz ..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Açgözlü, muhteris
- GÖRSEL
-
-
[sıfat]
Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan
-
[sıfat]
Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan
- ŞİİRSİ
-
-
[sıfat]
Şiiri andıran, şiire benzeyen, şiir gibi, şiirimsi
-
[sıfat]
Şiiri andıran, şiire benzeyen, şiir gibi, şiirimsi
- PÖRSÜK
-
-
[sıfat]
Gevşeyip sarkmış, yıpranmış
- "Beni yanımdaki pörsük, sarışın yüze bağlayan başka ortak hatıralar da var." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Gevşeyip sarkmış, yıpranmış
- OTARSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkede ekonomik alandaki gereksinimleri kendi kendine karşılamaya yönelen tutum
-
[isim]
Bir ülkede ekonomik alandaki gereksinimleri kendi kendine karşılamaya yönelen tutum
- FERSAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaklaşık 5 km'lik bir uzaklık ölçüsü
-
Çok uzun mesafe, uzaklık
-
[isim]
Yaklaşık 5 km'lik bir uzaklık ölçüsü
- KIRSAL
-
-
[sıfat]
Kır ile ilgili
-
[isim]
Az insanın barındığı, genellikle kır durumunda olan yer
-
[sıfat]
Kır ile ilgili
- FIRSAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile
- "İnsan, dedim, kendine bir ad takmak fırsatını bin yılda bir ele geçiremez." (Memduh Şevket Esendal)
- "Fırsat bu fırsat deyip gelip görüyorlar, yiyip içiyorlar." (Burhan Felek)
- "Bir başka tanıdık kayığa daha rast gelerek ... görüşmeye fırsat buluyorlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Evet mademki fırsat düşmüştü. Cesaretini göstermek lazımdı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile
- SARSAK
-
-
[sıfat]
Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle güçsüz kalarak vücudu titrer gibi sarsılan (kimse)
-
Değişken, doğru dürüst olmayan
- "Gittiği yerden habersiz, kendi sarsak ahlak değerlerine bağlı yaşamaktadır." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle güçsüz kalarak vücudu titrer gibi sarsılan (kimse)
- DİRSEK
-
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- "Bugünlerde size dirsek çevirmişler, sebebini biliyor musunuz?" (Emine Işınsu)
- "Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti." (Samiha Ayverdi)
-
Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm
- "Dirseği yırtık neftî bir örme ceket giymiş." (Peyami Safa)
-
Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası
- "Bu iki boruyu bir dirsekle birbirine bağlamalı."
-
Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas
- "Elini oturduğu koltuğun dirsek yerine vurunca ben kalktım." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- ERSEME
-
-
[isim]
Ersemek işi veya durumu
-
[isim]
Ersemek işi veya durumu
- KARSAK
-
-
[isim]
Köpekgillerden, soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü, kısa kulaklı, postundan kürk yapılan bir memeli türü (Vulpes corsac)
-
[isim]
Köpekgillerden, soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü, kısa kulaklı, postundan kürk yapılan bir memeli türü (Vulpes corsac)
- TARSUS
- ...
- KORSAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük, kısa korse
- "İnce belini önden bağcıklarla bağlanmış bir korsaj sıkmıştı." (Nazlı Eray)
-
[isim]
Küçük, kısa korse
- KURSAK
-
-
[isim]
Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin organ
-
Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı
-
Kuş kursağı şişirilip kurutularak yapılan veya ona benzetilen şişkin şey
- "Düdüğün kursağı patlamış."
-
Boğaz
-
[isim]
Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin organ
- AKARSU
-
-
[isim]
Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
- "Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Tek sıra elmastan gerdanlık
-
[isim]
Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
- KARSLI
- ...
- PORSUK
-
-
[isim]
Sansargillerden, su kıyılarında kazdıkları deliklerde yaşayan, ot ve etle beslenen, pis kokulu, memeli bir hayvan (Meles)
-
[isim]
Sansargillerden, su kıyılarında kazdıkları deliklerde yaşayan, ot ve etle beslenen, pis kokulu, memeli bir hayvan (Meles)
- TIRSIK
- ...