İçinde rm olan 5 harfli 43 kelime var. İçerisinde RM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rm olan kelimeler listesine ya da Sonu rm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HURMA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hurma ağacı
  2. Bu ağacın tatlı meyvesi

İRMİK

  1. [isim] Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un

ERMİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kakım

ALARM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret
  2. Bu işareti veren düzenek

GURME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tatbilir
    • "Değme gurmelere taş çıkartacak kadar bilgili ve deneyimlidir." (Ahmet Ümit)

KIRMA

  1. [isim] Kırmak işi
  2. Kumaşın katlanmasıyla yapılan giysi süsü, pili
  3. Kırılmış veya dövülmüş tahıl
    • "Buğday kırması."
  4. Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
  5. [sıfat] Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
    • "Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü." (Yahya Kemal)
  6. [sıfat] Melez
    • "Arap kırması bir at."
  7. [sıfat] Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan

YARMA

  1. [isim] Yarmak işi
  2. Engebeli bir yerde, herhangi bir yolu geçirmek için açılmış yer
    • "Demir yolu birçok yarmalardan geçer."
  3. Gelişigüzel kırılmış buğday, dövme
    • "Yarma arpa. Yarma burçak."
  4. Gelişigüzel kırılmış buğdaydan yapılan bir tür çorba
  5. [sıfat] Kolay yarılan ve çekirdeğinden ayrılan
    • "Yarma şeftali."

SIRMA

  1. [isim] Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
    • "Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş." (Refik Halit Karay)
  2. [sıfat] Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan
    • "Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır." (Salâh Birsel)
  3. Rütbe gösteren şerit

ERMEK

  1. [-e] Erişmek, kavuşmak
    • "Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti." (Necati Cumalı)
  2. Yetişip dokunmak
    • "Eli tavana ermek."
  3. [nsz] Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak
    • "Ekinler ermeden biçilmez."
  4. [nsz] Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

BURMA

  1. [isim] Burmak işi
  2. Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi
  3. Burularak yapılmış bilezik
  4. [sıfat] Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
    • "Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim." (Halide Edip Adıvar)
  5. Hadım etme, iğdiş etme
  6. Musluk
  7. Eğrilmek için bükülmüş yün
  8. Yaşken burularak kurutulan ot
  9. Kuru incir

ARMUZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi

MERMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ateşli silahların attığı patlayıcı ve delici madde, kurşun
    • "Piyade mermisi. Topçu mermisi."

ARMUT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gülgillerden, çiçekleri beyaz, yurdumuzun her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)
    • "Ankara armudu. Hacı Hamza armudu."
  2. Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi
  3. [sıfat] Çok bön, çok aptal

VERME

  1. [isim] Vermek işi

TERME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir tür yaban turpu

SİRMO

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Doğu Anadolu'da yetişen bir yabani sarımsak türü (Allium atrovilaceum, Allium vineale)

DURMA

  1. [isim] Durmak işi
  2. Eğleşme, eğlenme, tevakkuf

PERMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yazılı izin belgesi
  2. Kişilere özellikle dış ticaret için devletçe verilen izin
  3. Tren yolculuklarında kullanılan paso

KURMA

  1. [isim] Kurmak işi
  2. [sıfat] Kurularak, parçaları birleştirilerek oluşturulan, prefabrik
    • "Kurma ev."

VARMA

  1. [isim] Varmak işi
    • "Küçük kızımın, bir baytara nişanlıyken bir mektep çocuğu ile sevişip ona varmaya kalkıştığından tutturmuş, dedikodu ediyorlar." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü