İçinde rek olan 6 harfli 23 kelime var. İçerisinde REK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rek olan kelimeler listesine ya da Sonu rek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ERK, KER
2 Harfli Kelimeler
EK, ER, KE, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİREKT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Dolaysız, aracısız
- "İki devlet arasında direkt ilişki yok."
-
[zarf]
Doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
- "Bu otobüs direkt İstanbul'a gider."
-
[zarf]
Doğrudan, doğrudan doğruya
- "Sınıfını direkt geçen öğrenci."
-
[sıfat]
Dolaysız, aracısız
- GEĞREK
-
-
[isim]
Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri
- "Kendi aralarında, bir hiç yüzünden, kıkır da kıkır gülerler. Gülmekten de geğrekleri ağrır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri
- ZEYREK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Anlayışlı, uyanık, zeki
-
[sıfat]
Anlayışlı, uyanık, zeki
- LEVREK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)
-
[isim]
Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)
- MAHREK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yörünge
-
[isim]
Yörünge
- REKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör
- HAREKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel
-
[sıfat]
Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel
- REKLAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
- "Şehirde canlı reklam dolaştırmak hiçbirimizin aklına gelmemişti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sizin için geniş bir reklam yapacağım, adımı ortaya koyacağım." (Tarık Buğra)
-
Bu amaç için kullanılan yazı, resim, film vb
-
[isim]
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
- DEREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşağı derece
- "... ben Bayraktar Paşazade Haluk Bey'in kızı, evime pansiyoner alacak derekeye düşeyim." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Aşağı derece
- BÖBREK
-
-
[isim]
Kandaki zararlı maddeleri süzüp idrar olarak salan, omurganın sağ ve sol yanında bulunan çift organdan her biri
-
[isim]
Kandaki zararlı maddeleri süzüp idrar olarak salan, omurganın sağ ve sol yanında bulunan çift organdan her biri
- SEYREK
-
-
[sıfat]
Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı
- "Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı." (Peyami Safa)
-
Çok bulunmayan, az rastlanan, nadir
-
[zarf]
Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada, binde bir, nadiren, bayramdan bayrama, bayramda seyranda
- "Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimde, nadir, nadiren
-
[sıfat]
Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı
- ÇEYREK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dörtte bir
-
[isim]
On beş dakikalık zaman
- "Bir çeyrek geçmeden otomobil kara saplanıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çeyrek altın
-
[isim]
Alman markı
-
[isim]
Gümüş mecidiyenin dörtte biri değerinde olan beş kuruş
- "Şehre vardığım zaman, iki gümüş çeyrekten başka param yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Dörtte bir
- YEĞREK
-
-
[sıfat]
Daha iyi, daha üstün
-
[sıfat]
Daha iyi, daha üstün
- ŞÜREKA
- ...
- GEVREK
-
-
[sıfat]
Kolayca kırılıp ufalanan
- "Bazı taşlar çok gevrek olur."
- "Diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şen, neşeli (gülüş)
- "Faik'in şişkin ağzından gevrek bir kahkaha boşaldı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir tür çörek
-
[sıfat]
Kolayca kırılıp ufalanan
- GREKÇE
- ...
- TEREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Miras
- "Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder." (Burhan Felek)
-
[isim]
Miras
- REKTUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Göden
-
[isim]
Göden
- EREKÇİ
- ...
- ÇEMREK
-
-
[sıfat]
Kolları ve bacakları sıvanmış (kimse)
- "Tepeden tırnağa çamura, toza batmış, dize kadar çemrek kalabalığı görenler, bunda bir iş, mühim bir iş olduğunu anlamakta gecikmediler." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Kolları ve bacakları sıvanmış (kimse)