İçinde rda olan 6 harfli 16 kelime var. İçerisinde RDA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rda olan kelimeler listesine ya da Sonu rda ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DAR
2 Harfli Kelimeler
AD, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YARDAK
-
-
[isim]
Özellikle kötü işlerde yardım
-
[isim]
Özellikle kötü işlerde yardım
- BARDAN
-
-
[sıfat]
Çok beyaz
-
[sıfat]
Çok beyaz
- HARDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
-
Bu tohumun toz durumuna getirilmiş veya sirke ile karıştırılarak yapılmış macunu
- "Sofra hardalı."
-
[isim]
Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
- ŞIRDAN
- ...
- ÇARDAŞ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
İki veya dört zamanlı Macar halk dansı
-
[isim]
İki veya dört zamanlı Macar halk dansı
- PERDAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Parlatma, parlaklık verme
-
Sakal tıraşından sonra kıl çıkış yönünün tersine yapılan ikinci tıraş
-
[isim]
Parlatma, parlaklık verme
- MURDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kirli, pis
- "Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem?" (Ahmet Mithat)
-
Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse)
-
Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan)
-
[sıfat]
Kirli, pis
- GERDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
- "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
-
Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
- "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
-
Kesim hayvanlarında boyun
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- KÜRDAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dişleri temizlemek için kullanılan küçük çöp
-
[isim]
Dişleri temizlemek için kullanılan küçük çöp
- YORDAM
-
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
-
Kılavuz, yardımcı
-
Çalım
-
Çeviklik, çabukluk
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
- ABORDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması
- "Gemi rıhtıma aborda etmişti."
-
[isim]
Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması
- SERDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Başkomutan
-
[isim]
Başkomutan
- BARDAK
-
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- "Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." (Falih Rıfkı Atay)
- "Son tartışmamızın bardağı taşıran damla olduğu belli oluyordu." (Erhan Bener)
- "Son davranışı bardağı taşırmaya yetti."
- "Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
- "Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boduç, çamçak
-
Toprak testi
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- SIRDAŞ
-
-
[isim]
Birinin sırlarını bilen kimse, mahrem
- "Her konuda yardımcı olabilecek güvenilir bir sırdaş bulmam gerekiyordu." (Refik Erduran)
- "Bu kolay işi güçleştirme yavrum; arkadaş ol benimle, sırdaş ol." (Turan Oflazoğlu)
-
Birinin sırrını bilecek kadar ona yakın olan kimse
-
[isim]
Birinin sırlarını bilen kimse, mahrem
- ÇARDAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak
-
Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer
- "Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu." (Oktay Rifat)
-
Kameriye
- "Çardağın boşluğuna girdiğimiz vakit durmuş, eliyle yanağımı sıkmış, çenemi okşamıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak
- GİRDAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, burgaç, anafor
-
Tehlikeli yer veya durum
- "Biz, aksiyonu olmayan teorilerin girdaplarında boğulmuşuzdur." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, burgaç, anafor