İçinde rb olan 6 harfli 23 kelime var. İçerisinde RB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rb olan kelimeler listesine ya da Sonu rb ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BERBAT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Kötü
    • "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
    • "Bu işi nasıl berbat ettinse gel yine öyle kendin temizle." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Bozuk
    • "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." (Sermet Muhtar Alus)
  3. Çirkin, beğenilmeyen
    • "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." (Burhan Felek)
    • "Muhitin değişen, bozulan her şeyi gibi terbiyesi de berbat olmuştu." (Ömer Seyfettin)
  4. Darmadağın, bakımsız, perişan, viran
    • "Berbat bir han odası." (Yusuf Ziya Ortaç)

DÜRBÜN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik alet, bakaç
  2. Gözetleme deliği

SERBAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yürekli, yiğit, korkusuz olan (kimse)

YARBAY

  1. [isim] Orduda rütbesi binbaşı ile albay arasında olan subay
  2. Kaymakam

BARBUN
...
ŞARBON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çeşitli hayvanlarda, özellikle koyun ve sığırlarda görülen, deri veya mukoza yoluyla insana bulaşan, bulaştığı yerde kara bir çıban yapan tehlikeli hastalık, karakabarcık, karayanık, yanıkara

BARBAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Uygarlaşmamış (kavim, topluluk)
    • "Barbar akınlarından beri bu yollarda gördüğüm en asil atlısın." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kaba saba, ilkel
    • "Bu vaziyeti haber alan köylüler türlü barbar aletlerle şehir ahalisini korumak üzere kasabaya yürümüşlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Kaba ve kırıcı

TÜRBAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnce kumaştan yapılmış, başı sıkıca kavrayan bir tür baş örtüsü

SARBAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Deveci

KURBAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan
    • "Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
    • "Kurban olayım, ne güzel memleket!"
    • "Üçümüzün müşterek kurbanı olduğumuz acı bir devir, bahçenin tatlı havasını ağırlaştırmıştı." (Halide Edip Adıvar)
  2. [ünlem] İçtenliği belirten bir seslenme sözü
    • "Kurban! Nerede kaldın?"
    • "Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal." (Mehmet Akif Ersoy)
  3. Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse
    • "Hava kurbanları."
  4. Bir kazada veya felakette ölen kimse
    • "Vardar, her sene Üsküp'ten beş on kurban alan bir nehirdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse
    • "Benim gibi nice kızlar beyaz kadın ticaretinin kurbanı olmuşlardır." (Aka Gündüz)
  6. Müslümanlarda Kurban Bayramı
    • "Kurbanda geleceklermiş."

KARBON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 6, atom ağırlığı 12 olan, doğada elmas, grafit gibi billurlaşmış veya maden kömürü, linyit, antrasit gibi şekilsiz olarak bulunan, canlı varlıkların aslını oluşturan ve yandıktan sonra kömür durumuna geçen element (simgesi C)

BERBER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Saç ve sakalın kesilmesi, taranması ve yapılması işiyle uğraşan veya bunu meslek edinen kimse, erkek berberi
  2. Bu işin yapıldığı dükkân, erkek berberi
    • "Bütün dükkânlar, bakkallar, berberler, kunduracılar bu ana yolun üzerindedir." (Sait Faik Abasıyanık)

KIRBAÇ

  1. [isim] Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı
    • "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)

GÜRBÜZ

  1. [sıfat] Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
    • "Genç, gürbüz bir köylü çocuğu idi." (Sait Faik Abasıyanık)

ŞERBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
    • "Biraz sonra gümüş bir tepsi içinde ahududu şerbeti getirdiler." (Ahmet Haşim)
  2. Belli törenlerde konuklara sunulan şekerli içecek
    • "Hemen o haftalarda bir sabah Muhsin Beylerin evinde nikâh şerbetleri içildi." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Bazı maddelerin suda eritilmişi
    • "Gübre şerbeti. Çimento şerbeti."
  4. Sözlenmek veya nişanlanmak üzere tarafların anlaşması durumunda tören yapılarak içilen içecek

GURBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
    • "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
    • "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)

ERBAİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Rumi takvimde 22 Aralıktan 31 Ocak gününe kadar süren kırk günlük kış dönemi

ARBEDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kavga, gürültü patırtı

BARBUT

  1. [isim] Zarla oynanan bir çeşit kumar

KARBÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü