İçinde ran olan 6 harfli 49 kelime var. İçerisinde RAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ran olan kelimeler listesine ya da Sonu ran ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAR
2 Harfli Kelimeler
AN, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FRANSA
 - ...
 - HİCRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık
                    
                    
- "Bu hicran, dudaklarına ezelî bir nakarat yapıştırmıştı." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                    
                        Ayrılığın neden olduğu onulmaz acı
                    
                    
- "Başıma da konuyor konuyor aman martı kuşları / Gözlerimden boşalır hicran yaşları." (Orhan Veli Kanık)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık
                    
                    
 - ORANTI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyi oluşturan parçaların kendi aralarında ve parçalarla bütün arasında bulunan uygunluk, oran, tenasüp
                    
                    
 - 
                    
                        Birincinin ikinciye oranı, üçüncünün dördüncüye oranına eşit olan dört terim arasındaki bağıntı, orta
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyi oluşturan parçaların kendi aralarında ve parçalarla bütün arasında bulunan uygunluk, oran, tenasüp
                    
                    
 - ORANLA
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten
                    
                    
- "Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde." (Salâh Birsel)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten
                    
                    
 - AYIRAN
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan
                    
                    
 - UYARAN
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih
                    
                    
 - 
                    
                        Organizmada uyarım yaratan, uyarıcı
                    
                    
- "Kahve, uyaran maddelerden biridir."
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir uyarım, bir tepki yaratan herhangi bir güç, uyarıcı
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih
                    
                    
 - GUFRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bağışlama
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bağışlama
                    
                    
 - BUKRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Saraçların kullandığı yün kırpıntısı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Saraçların kullandığı yün kırpıntısı
                    
                    
 - BUHRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bunalım, bunluk, kriz
                    
                    
- "Üç gecedir gelmiyor, o kadar buhran içindeyim ki." (Peyami Safa)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bunalım, bunluk, kriz
                    
                    
 - URANÜS
 - ...
 - NURANİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Işıklı, nurlu
                    
                    
 - 
                    
                        Saygı uyandıran
                    
                    
- "Nurani, babacan, hoşlanılır bir ihtiyar olamazsın." (Refik Halit Karay)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Işıklı, nurlu
                    
                    
 - HÜSRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı, batkı
                    
                    
- "Mahinur müteahhitle evlenip gitti, beni hüsranlarımla yalnız bıraktı." (Haldun Taner)
 
 - 
                    
                        Zarar, ziyan
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı, batkı
                    
                    
 - ŞÜKRAN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık
                    
                    
- "Biz, şükran ve muhabbetle ellerini öpüyoruz." (Refik Halit Karay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık
                    
                    
 - TAHRAN
 - ...
 - ARANJE
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [sıfat]
                    
                        "Düzenlemek" anlamındaki aranje etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        "Düzenlemek" anlamındaki aranje etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
                    
                    
 - ARANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Aranmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Aranmak işi
                    
                    
 - TERANE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Ezgi, makam, nağme
                    
                    
 - 
                    
                        Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz
                    
                    
- "Bu teraneleri çok işittik. Gece o terane. Araboğlu, Araboğlu, ayakları Şam'a doğru diye bir teranedir tutturuyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ezgi, makam, nağme
                    
                    
 - NOBRAN
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Davranışı kaba, sert ve gönül kırıcı olan, nadan
                    
                    
- "Kadın, seni sevmiş de konuşuyor oğlum, öyle nobran olma." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Davranışı kaba, sert ve gönül kırıcı olan, nadan
                    
                    
 - HARRAN
 - ...
 - ARANTI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Aranılan çözüm
                    
                    
- "Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı." (Ahmet Altan)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Aranılan çözüm