İçinde rak olan 6 harfli 40 kelime var. İçerisinde RAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rak olan kelimeler listesine ya da Sonu rak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARK, KAR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PITRAK
-
-
[isim]
Dikenli tohumları hayvanların kıllarına ve insanların giysilerine takılan bir yıllık otsu bir bitki (Xantium spinosum)
-
[sıfat]
Çok taneli, sık
- "Seher, ela gözlerinden pıtrak gibi yaşlar dökerek ayrılık sahnesini düşündü." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Dikenli tohumları hayvanların kıllarına ve insanların giysilerine takılan bir yıllık otsu bir bitki (Xantium spinosum)
- TRAKİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldspat türü
-
[isim]
Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldspat türü
- KISRAK
-
-
[isim]
Dişi at
- "Kurt görmüş bir kısrak heyecanıyla haykıra haykıra kaçtı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Dişi at
- RAKKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sarkaç
- "... rakkasın çıkardığı o muntazam tak tuklar, gündüzkinden birkaç derece daha büyümüş gibi işitiliyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Raksı meslek edinmiş erkek
-
[isim]
Sarkaç
- ARAKLI
- ...
- KAYRAK
-
-
[isim]
Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak
-
Yassı, düz taş
-
Bileği taşı
-
Kayağan taş
-
[isim]
Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak
- ACIRAK
-
-
[sıfat]
Az acı, acımtırak
-
[sıfat]
Az acı, acımtırak
- TRAKYA
- ...
- ORAKÇI
-
-
[isim]
Ücret karşılığı ekin biçen kimse
- "Orakçılar bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı." (Reşat Enis)
-
[isim]
Ücret karşılığı ekin biçen kimse
- FRAKLI
-
-
[sıfat]
Frakı olan
- "İki kişilik bir sedirin üstünde siyah fraklı adamın karşısında oturuyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Frakı olan
- BRAKET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Dikişten çıkan kitapların sırtına makine ile bez geçirme
-
[isim]
Dikişten çıkan kitapların sırtına makine ile bez geçirme
- BARAKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
- "Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
- YAPRAK
-
-
[isim]
Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler
- "Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan." (Karacaoğlan)
- "Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu."
-
Sarma yapılan asma yaprağı
-
Börek, baklava vb. şeylerde yufka
- "Bu baklavada elli yaprak var."
-
Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak
- "Takvimin kapak yaprağını ve günlük yapraklarını kolayca çevirdim." (Refik Halit Karay)
-
Kat kat ayrılabilen şeylerde kat
- "Mermer yaprağı."
-
Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü
-
Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça
- "Beş yapraktan bir yelken. Eteğin arka yaprağı."
-
[isim]
Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler
- BOZRAK
-
-
[sıfat]
Rengi boza çalan
-
[sıfat]
Rengi boza çalan
- OTURAK
-
-
[isim]
Oturulacak yer veya şey
-
Alçak iskemle
-
Bir şeyin yere gelen tarafı, taban
-
Ördek
-
İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti
-
Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm
-
[sıfat]
Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm
-
Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta
-
[isim]
Oturulacak yer veya şey
- RAKİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadın rakip
- "Kocalarının aşkına sahip ve hâkim olmak hususundaki mübarezede kadınlar rakibelerine nispetle pek müsait olmayan bir mevkide bulunurlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Kadın rakip
- YIPRAK
-
-
[sıfat]
Yıpranmış, aşınmış, eski
- "İç cebindeki meşin cüzdandan çıkardığım, ortasından ikiye bölünmüş yıprak bir sarı kâğıdı uzatıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Yıpranmış, aşınmış, eski
- KAVRAK
-
-
[isim]
Ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak, ince dal
-
[isim]
Ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak, ince dal
- BAYRAK
-
-
[isim]
Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak
- "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Matbaaya bir bayrak asmayı uygun gördük." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Öncü
- "Yeni bir sanat kuşağının bayrağıydı o." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Simge, sembol
- "Kız, Sinekli Bakkal'ın erkek dünyasına meydan okuyan bir bayrak gibiydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Baklagilllerde diğerlerinden daha üstte bulunan, daha büyük olan ve çoğunlukla başka bir renkte ve yuvarlakça olan taç yaprağı
-
Atletizmdeki bayrak yarışında dört sporcunun elden ele geçirdiği kısa, yuvarlak değnek
-
Gerektiğinde indirilip kaldırılan, açılıp kapatılan kol
- "Yoldan, bayrağı açık bir taksi çevirdiler." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak
- DIŞRAK
-
-
[sıfat]
Herkesin öğrenmesinde sakınca görülmeyen, gizli kapalı olmayan (her türlü bilgi, öğreti), içrek karşıtı
-
[sıfat]
Herkesin öğrenmesinde sakınca görülmeyen, gizli kapalı olmayan (her türlü bilgi, öğreti), içrek karşıtı