İçinde ra olan 8 harfli 506 kelime var. İçerisinde RA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ra olan kelimeler listesine ya da Sonu ra ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MACERALI
-
-
[sıfat]
Serüvenli, heyecan veren, karmaşık, olağandışı
-
[sıfat]
Serüvenli, heyecan veren, karmaşık, olağandışı
- TARAZSIZ
- ...
- VARAGELE
-
-
[isim]
Bir şeyi, bir yerden bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayan halat
-
Belirsizlik
- "Bir varagele içindeyiz. Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak ülkeyi." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
Bir şeyi, bir yerden bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayan halat
- MASRAFLI
-
-
[sıfat]
Çok masraf gerektiren, pahalıya çıkan
- "Bu, masraflı bir iş."
-
[sıfat]
Çok masraf gerektiren, pahalıya çıkan
- AHRAZLIK
-
-
[isim]
Ahraz olma durumu
-
[isim]
Ahraz olma durumu
- UĞRALAMA
-
-
[isim]
Uğralamak işi veya durumu
-
[isim]
Uğralamak işi veya durumu
- DEMOGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nüfus bilimci
-
[isim]
Nüfus bilimci
- MÜRAİLİK
-
-
[isim]
İkiyüzlülük
-
[isim]
İkiyüzlülük
- SONRASIZ
-
-
[sıfat]
Sonsuz
-
[sıfat]
Sonsuz
- TAKSİRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kusurlar, suçlar
- "İnsan gene kendi taksiratı yüzünden normal ömrünü yaşayamaz oldu." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kusurlar, suçlar
- KATEDRAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Başkilise
-
[isim]
Başkilise
- TOLERANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hoşgörü, müsamaha
-
İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı
-
[isim]
Hoşgörü, müsamaha
- KARANLIK
-
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- "Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti." (Ömer Seyfettin)
- "Gözleriyle sokakların karanlıklarını yırtmaya uğraşarak sinirli bir telaş içinde çırpınıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Işık olmama durumu
- "Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz." (Haldun Taner)
- "Türkiye'nin güneşi battı, karanlığa gömüldük." (Burhan Felek)
-
Yasalara, töreye uygun olmayan
- "Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum)
- "Bu kadar karışık ve karanlık bir mevzuda neye istinaden, hangi ... teşhis konulabilir?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Karışık
-
[isim]
Üzüntü, sıkıntı, perişanlık
- "Demiştim ya; bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- KARARTMA
-
-
[isim]
Karartmak işi
-
Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü
-
[isim]
Karartmak işi
- TARAYICI
-
-
[isim]
Kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri tanıyıp bilgisayar ortamına aktaran araç
-
Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçiren veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit eden kimse
-
[isim]
Kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri tanıyıp bilgisayar ortamına aktaran araç
- TOPRAKÇI
-
-
[isim]
Toprağa önem veren, toprağa bağlı kimse
- "Biri topraklarına kadar makineci öbürü şehirlerine kadar toprakçı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Toprağa önem veren, toprağa bağlı kimse
- FONOGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gramofon
- "Kapıya daha yakın bir yerde belki o yüzden girerken farkına varamadığım bir de borulu fonograf." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Gramofon
- KİRALAMA
-
-
[isim]
Kiralamak işi
-
Bir taşınır veya taşınmazın kullanım hakkının bir kuruluş tarafından belli bir süre içinde ve belli bir kira karşılığında kiracıya verilmesi, anlaşmaya göre kira süresinin bitiminde mülkiyetin kiracıda bırakılabilmesi durumu
-
[isim]
Kiralamak işi
- DAVRANMA
-
-
[isim]
Davranmak işi
-
[isim]
Davranmak işi
- UĞRATMAK
-
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
- "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." (Burhan Felek)
-
[-den]
Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak