İçinde rız olan 21 kelime var. İçerisinde RIZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rız olan kelimeler listesine ya da Sonu rız ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ARIZALANABİLMEK, ARIZALANIVERMEK
ARIZALANABİLME, ARIZALANIVERME
ARIZALANMAK, ARIZASIZLIK
ARIZALANMA, SARIZAMBAK
ARIZASIZ
ARIZALI, ÇAPARIZ, HIRIZMA, PAÇARIZ
AVARIZ, MUARIZ
ARIZA, ARIZİ, RIZIK, SARIZ
ARIZ, RIZA
I R Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
IRZ
2 Harfli Kelimeler
IR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARIZALANABİLMEK
-
-
[nsz]
Arızalanma olasılığı bulunmak
-
[nsz]
Arızalanma olasılığı bulunmak
- ARIZALANIVERMEK
-
-
[nsz]
Çabucak arıza yapmak
-
[nsz]
Çabucak arıza yapmak
- ARIZALANABİLME
-
-
[isim]
Arızalanabilmek işi
-
[isim]
Arızalanabilmek işi
- ARIZALANIVERME
-
-
[isim]
Arızalanıvermek işi
-
[isim]
Arızalanıvermek işi
- ARIZALANMAK
-
-
[nsz]
Arıza yapmak, aksaklık göstermek, bozulmak
-
[nsz]
Arıza yapmak, aksaklık göstermek, bozulmak
- ARIZASIZLIK
-
-
[isim]
Arızasız olma durumu
-
[isim]
Arızasız olma durumu
- SARIZAMBAK
-
-
[isim]
Sarı çiçekli zambak
-
[isim]
Sarı çiçekli zambak
- ARIZALANMA
-
-
[isim]
Arızalanmak işi, bozulma
-
[isim]
Arızalanmak işi, bozulma
- ARIZASIZ
-
-
[sıfat]
Engebesiz, düz
-
Aksamayan, bozulmadan işleyen
-
Huzurlu, rahat, mutlu
- "Bu mesut ve refahlı hayat güzel güzel, arızasız geçerken ne kıyametler koptu?" (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Engebesiz, düz
- HIRIZMA
-
-
[isim]
Hızma
-
[isim]
Hızma
- ARIZALI
-
-
[sıfat]
Engebeli
- "Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Aksayan, işlemeyen, bozulmuş (araç vb.)
-
Yarım yamalak
- "Eniştemizin memuriyet hayatı büsbütün duraklayacağı yerde arızalı seyrine devam ediyorsa bu ancak babasının sayesinde oluyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Engebeli
- PAÇARIZ
-
-
[sıfat]
Çapraz
-
[sıfat]
Çapraz
- ÇAPARIZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinden çıkılamayacak kadar güç olan, karışık iş
-
Demir zincirlerinin birbirine dolaşıp karışması
-
[isim]
İçinden çıkılamayacak kadar güç olan, karışık iş
- AVARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazalar, belalar
-
Engebe
-
Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi
-
[isim]
Kazalar, belalar
- MUARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karşı koyan, karşı çıkan
- "Dışarı çıktığında kulağında kalmış rivayetleri ileri sürerek muarızlarını iknaya çalıştı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Karşı koyan, karşı çıkan
- RIZIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek, içecek şey, azık
- "Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız." (Refik Halit Karay)
-
Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet
- "Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." (Mehmet Çınarlı)
-
[isim]
Yiyecek, içecek şey, azık
- ARIZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonradan olan, dıştan gelen
-
Geçici, eğreti
- "Sahifede tesadüfi bir fark bulunsa bu arızi farkı göremeyecekti." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sonradan olan, dıştan gelen
- SARIZ
- ...
- ARIZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aksama, aksaklık, bozulma
- "Otomobil arıza yaptı."
-
Engebe
-
Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekâr işaretlerinin ortak adı
-
[isim]
Aksama, aksaklık, bozulma
- ARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan
- "Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem." (Atilla İlhan)
-
Bulaşmış, musallat olmuş
- "Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan