İçinde pma olan 6 harfli 10 kelime var. İçerisinde PMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pma olan kelimeler listesine ya da Sonu pma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A M P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, MA, PA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KOPMAK

  1. [nsz] Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak
    • "Tel koptu. İp koptu."
  2. Yerinden ayrılmak
    • "Cezvenin sapı kopmuş. Düğme koptu."
  3. Gövdeden ayrılmak
    • "Ağacın dalları fırtınada koptu. Savaşta bacağı kopmuş."
  4. Birdenbire gürültülü veya tehlikeli olaylar birdenbire başlamak veya ortaya çıkmak
    • "İçerde feryatlar koptu." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Bütün ilişkileri kesilip büsbütün ayrılmak veya uzaklaşmak
    • "Daha on altısında bile değilken en yakın insanından, annesinden koparak çıkıp gitmişti evden." (Ahmet Ümit)
  6. Kurtulmak
  7. Çok ağrımak
    • "Belim kopuyor."
  8. Koşmak, hızla gitmek

ÇAPMAK

  1. [-i] Koşturmak
    • "Atını çaparak gitti."
  2. [nsz] Akın etmek, koşmak
    • "Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm." (Memduh Şevket Esendal)

KIPMAK

  1. [-i] Göz kapaklarını çabucak açıp kapamak, kırpmak

ÇIRPMA

  1. [isim] Çırpmak işi
  2. Kumaşın kenarını kıvırıp dikmek için iğne, kenara göre çapraz tutularak ve çift kattan batırılıp tek kattan çıkarılarak yapılan dikiş biçimi

SAPMAK

  1. [-e] Yön değiştirmek
    • "Evvela kuşların bulunduğu tarafa saptım." (Ahmet Haşim)
  2. [-den] Önceden belirlenmiş, tespit edilmiş görüş, düşünüş, amaç veya davranıştan ayrılmak
    • "Amacından saptı."
  3. Doğruluktan ayrılmak

YAPMAK

  1. [-i] Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek
    • "Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." (Çetin Altan)
    • "Onca yolu iki saatte almışlar. -Yapma!"
    • "Yapma çocuğum, saat bozulur!"
    • "Şakir Efendi'ye garaz olmuşlardı. Ona yapmadıklarını bırakmadılar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [nsz] Olmasına yol açmak
    • "Durgun sular sıtma yapar."
  3. [nsz] Yol almak
  4. Onarmak, tamir etmek
    • "Bozulan saatimi saatçi yaptı."
  5. [nsz] Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek
    • "Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım." (Refik Halit Karay)
  6. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek
    • "Şu işi yapıver, diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu." (Sermet Muhtar Alus)
  7. [nsz] Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek
    • "Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım." (Refik Halit Karay)
  8. Düzenli bir duruma getirmek
    • "Yatak yapmak. Yolu yaptılar."
  9. [nsz] Üretmek
    • "Ayakkabı yapmak."
  10. [nsz] Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
    • "Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak."
  11. Zarara yol açmak
  12. Etkili olmak
  13. [nsz] Salgılamak, çıkarmak
    • "Tükürük bezleri tükürük yapar."
  14. [-e] Dışkı çıkarmak
    • "Çocuk, altına yapmış."
  15. Gerçekleştirmek
    • "İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır." (Yusuf Ziya Ortaç)
  16. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
    • "Ben adamı ne yaparım biliyor musun?"
  17. [-i] Evlendirmek
    • "Bu kızı sana yapacağız."
  18. [yardımcı fiil] Bir durum yaratmak
    • "Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı." (Nezihe Araz)
  19. [yardımcı fiil] Edinmek, sahip olmak
    • "Servet yapmak. Altın yapmak."
  20. [yardımcı fiil] Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek
    • "Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı." (Haldun Taner)
  21. [nsz] Davranmak, hareket etmek
    • "İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak."
  22. [nsz] Olmak
    • "Bu kış çok soğuk yaptı."

KAPMAK

  1. [-i] Birdenbire yakalayarak, çekerek almak
    • "Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. Isırıp parçalamak
  3. Koparmak, kıstırmak
    • "Makine parmağını kapmış."
  4. İşitir işitmez veya görür görmez bellemek ve öğrenmek
    • "Bir müzik parçasını kapmak."
  5. Yer ayırmak, yer tutmak
  6. [nsz] Bulaşmış olmak, geçmek
    • "Hastalık kapmak. Huy kapmak."

KIRPMA

  1. [isim] Kırpmak işi

ÇARPMA

  1. [isim] Çarpmak işi
    • "Ayşe'nin yüreği daha hızlı çarpmaya başladı." (Ömer Seyfettin)
  2. Kuyu çengeli biçiminde beş kollu büyük olta iğnesi
  3. Dört işlemden biri, çarpmak işlemi, darp
  4. Alaturka müzikte temel notaların arasına sıkıştırılmış ve usulü bozmayan, tek perdelik küçük fazlalık

TAPMAK

  1. [-e] Tanrı'ya kulluk etmek
  2. Herhangi bir şeyi "tanrı" diye tanımak
  3. Tutku ile sevmek, bağlanmak
    • "Bütün Bucaklıların bana taptıklarını anlıyorsun." (Ömer Seyfettin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü