İçinde pm olan 41 kelime var. İçerisinde PM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pm olan kelimeler listesine ya da Sonu pm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÇIRPMACILIK, YAPMACIKLIK, YAPMACIKSIZ
DEVELOPMAN, YAPMACIKLI
ÇARPMASIZ
ÇARPMALI, ÇIRPMACI, DELEPMEK, YAPMACIK
ÇARPMAK, ÇIRPMAK, DELEPME, EKİPMAN, KAPMACA, KIRPMAK, SERPMEK
ÇAPMAK, ÇARPMA, ÇIRPMA, KAPMAK, KEPMEK, KIPMAK, KIRPMA, KOPMAK, SAPMAK, SERPME, TAPMAK, TEPMEK, YAPMAK
ÇAPMA, KAPMA, KEPME, KIPMA, KOPMA, ÖPMEK, SAPMA, TAPMA, TEPME, YAPMA
ÖPME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAPMACIKLIK
- ...
- YAPMACIKSIZ
-
-
[sıfat]
İçten, içten geldiği gibi, samimi
- "Ayrılırken yapmacıksız bir saygıyla geçmiş olsun dileklerini yinelemeyi unutmuyor." (Ahmet Ümit)
-
[sıfat]
İçten, içten geldiği gibi, samimi
- ÇIRPMACILIK
-
-
[isim]
Çırpmacının işi veya mesleği
-
[isim]
Çırpmacının işi veya mesleği
- DEVELOPMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta kullanılan, kimyevi bir tür banyo maddesi
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta kullanılan, kimyevi bir tür banyo maddesi
- YAPMACIKLI
-
-
[sıfat]
İçtenliği olmayan, içten olmayan
- "Öyle ince yapmacıklı aktris tavırlı, sahte bir kız değildi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
İçtenliği olmayan, içten olmayan
- ÇARPMASIZ
-
-
[sıfat]
Çarpma yapılamayan
-
[sıfat]
Çarpma yapılamayan
- ÇARPMALI
-
-
[sıfat]
Çarpma yapılabilen
-
[sıfat]
Çarpma yapılabilen
- ÇIRPMACI
-
-
[isim]
Çırpma işini yapan kimse
-
[isim]
Çırpma işini yapan kimse
- DELEPMEK
-
-
[nsz]
Parlamak
- "Kaçındasın gelin Ümmü kaçında / Sar'altınlar delebiyor saçında." (Halk türküsü)
-
[nsz]
Parlamak
- YAPMACIK
-
-
[sıfat]
İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, düzme, sahte, suni, zahirî
- "Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, düzme, sahte, suni, zahirî
- DELEPME
-
-
[isim]
Delepmek durumu
-
[isim]
Delepmek durumu
- KAPMACA
-
-
[sıfat]
Kapma
-
[sıfat]
Kapma
- KIRPMAK
-
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
-
Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak
- "Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi." (Ömer Seyfettin)
-
[-den]
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak
- "Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
- ÇARPMAK
-
-
Hızla değmek, vurmak
- "Ahmet şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Etkisiyle birdenbire hasta etmek
- "Güneş çarpmak. Kömür çarpmak."
-
[-i]
Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
- "Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar." (Kemal Tahir)
-
[-i]
El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
- "Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar." (Burhan Felek)
-
[-i]
Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek
- "İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Kalp, hızlı hızlı vurmak
-
[-i]
Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek
-
[-i]
Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
- "Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Hızla değmek, vurmak
- SERPMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
-
Belli bir yere dağılacak biçimde dökmek
- "Buzlarını atıp karabiberlerini serptikten sonra kadehleri iyice karıştırdım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpiştirmek
- "Yağmur serpiyor. Kar serpiyor."
-
Vermek, saçmak
-
[-i]
Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
- EKİPMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Takım
-
[isim]
Takım
- ÇIRPMAK
-
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
-
[nsz]
Kanatları hızla ve kesik kesik hareket ettirmek
- "Kanat çırparken birden durulur, suya konarlar." (Haldun Taner)
-
İki şeyi birbirine çarpmak
- "Ali Bey ellerini çırptı: -Elif Hanım, hepimize kahve, diye seslendi." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ucundan bir parça kesmek
- "Ağacın dallarını çırpmak."
-
Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak
-
Çalmak, hırsızlık etmek
-
Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
- SERPME
-
-
[isim]
Serpmek işi
-
[sıfat]
Serpilmiş durumda olan
- "Serpme benli."
-
Koni biçiminde, ucuna bir sıra kurşun dizilmiş balık ağı, serpme ağ
- "Derenin oturduğumuz yerinden görünmeyen bir tarafında, serpmeyle derede avlanan bir adamın zaman zaman ağını derenin durgun sularına attığı işitiliyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Serpmek işi
- TAPMAK
-
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
-
Herhangi bir şeyi "tanrı" diye tanımak
-
Tutku ile sevmek, bağlanmak
- "Bütün Bucaklıların bana taptıklarını anlıyorsun." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
- TEPMEK
-
-
[-i]
Hayvan, ayağıyla vurmak
-
Üzerine basarak sıkıştırmak
- "Yünleri çuvala tepmek."
-
Çokça yürümek
-
Değerini anlamamak veya kestirememek, geri çevirmek
- "Gelmiş buraya, başını sokacak, ekmeğini kazanacak bir yer bulmuş, hiç bunu teper mi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yeniden ortaya çıkmak, tazelenmek, depreşmek
- "Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Hayvan, ayağıyla vurmak