İçinde per olan 7 harfli 25 kelime var. İçerisinde PER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında per olan kelimeler listesine ya da Sonu per ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E P R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
PER
2 Harfli Kelimeler
ER, PE, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALPEREN
-
-
[isim]
Derviş
-
Mücahit
-
[isim]
Derviş
- PERDELİ
-
-
[sıfat]
Perdesi olan veya perde ile örtülü bulunan
-
Duvaklı
-
Perde sağlamak için parmaklarla basılacak yerleri olan (çalgı)
- "Fagot, perdeli bir çalgıdır."
-
[sıfat]
Perdesi olan veya perde ile örtülü bulunan
- PERVANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek
- "Ötede mum yanıyor bir şeyler dönüyor / Pervaneler art arda ne çabuk ölüyor." (Behçet Necatigil)
-
Döndüğünde bir mekanizmayı işleten bir eksene dikey olarak bağlanmış, iki veya ikiden çok kanattan yapılmış alet
- "Türk uçaklarının pervane gürültüleri uğulduyor." (Aka Gündüz)
- "Hanımefendinin etrafında pervane gibi dönüyor, isteyeceği şeyleri evvelden keşfetmek için gözünün içine bakıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hanımlara kafa tuttuğu hâlde, onların karşısında pervane kesilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Selçuklularda ve İlhanlılarda has, zeamet, tımar ile ilgili olarak verilen ferman
- "Herkesin çevresinde saygılı bir pervane kesildiği bu huzurlu ortamda, bu genç kızın sıcak ilgisini hissetmek..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek
- PERMALI
- ...
- RENÇPER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tarla, bağ, bahçe, yapı ve toprak işlerinde ağır işleri gören gündelikçi, ırgat
- "Kan tere batmış, rençper gibi çalışırdı." (Refik Halit Karay)
-
Çiftçi
- "Ben dünyada balıkçıları, toprakla uğraşan rençperleri severim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tarla, bağ, bahçe, yapı ve toprak işlerinde ağır işleri gören gündelikçi, ırgat
- ÜRPERME
-
-
[isim]
Ürpermek durumu
- "Bütün vücudunu bir soğuk ürperme aldı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ürpermek durumu
- PERDECİ
-
-
[isim]
Perde satan veya diken kimse
-
Sahne perdelerini açıp kapamakla görevli kimse
- "Perdeci, çapaklı gözlerini kirli yumruklarıyla ovuşturarak cevap verdi." (Peyami Safa)
-
Osmanlılarda yüksek makamlı kimselerin kapılarında bekleyen ve girmeye izni olanları içeri alan görevli, perdedar
-
[isim]
Perde satan veya diken kimse
- PERVARİ
- ...
- PERENDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Havada çark gibi dönerek atılan takla
- "Ali çocuk gibi perendeler atarak otlarla, yamaçlarla sarmaş dolaş oluyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Havada çark gibi dönerek atılan takla
- OPERACI
-
-
[isim]
Opera sanatçısı
-
[isim]
Opera sanatçısı
- PERİYOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dönem
- "Yakın tarihin periyotlarını arka fon olarak kullanmak romana boyut verir, renk verir." (Haldun Taner)
-
Devir
-
[isim]
Dönem
- ÜRPERİŞ
-
-
[isim]
Ürperme işi veya biçimi
- "Bu çamlığın bütün kokularını, seslerini ve ürperişlerini duydum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Ürperme işi veya biçimi
- ÜRPERTİ
-
-
[isim]
Ürperme duygusu veya durumu
- "İncir ağacının altında her zamanki isimsiz ürpertiyle titriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Ürperme duygusu veya durumu
- SİPERLİ
-
-
[sıfat]
Siperi olan
- "Ceketini çıkarmış, masasının üstündeki yeşil siperli lambasını yakmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Siperi olan
- PERUKÇU
-
-
[isim]
Peruk yapan, hazırlayan veya satan kimse
-
[isim]
Peruk yapan, hazırlayan veya satan kimse
- PERMEÇE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yedek olarak kullanılan ince halat
-
[isim]
Yedek olarak kullanılan ince halat
- ÇEPERLİ
-
-
[sıfat]
Çeperi olan, çeperle çevrili bulunan
-
[sıfat]
Çeperi olan, çeperle çevrili bulunan
- PERİŞAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dağınık, düzensiz, karmakarışık
- "Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için." (Cenap Şehabettin)
- "Bir sürü laf edildikten sonra facia başlayacak, tabii aile perişan olacak." (Halide Edip Adıvar)
-
Acınacak durumda olan, zavallı
- "Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı." (Ömer Seyfettin)
- "Sonra, fena ruhlu güzel yüzün de insanı perişan eden sihrini de inkâr etmeyeceğim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Vallahi meydan dayağı yesem bu kadar perişan olmazdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Dağınık, düzensiz, karmakarışık
- PERİTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karın zarı
-
[isim]
Karın zarı
- PERGOLA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kazıkların ve belli kalınlıktaki dikmelerin üzerine bindirilmiş bir tür demir veya ahşap çardak
-
[isim]
Kazıkların ve belli kalınlıktaki dikmelerin üzerine bindirilmiş bir tür demir veya ahşap çardak