İçinde para olan 7 harfli 17 kelime var. İçerisinde PARA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında para olan kelimeler listesine ya da Sonu para ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A P R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

ARAP, ARPA, PARA

3 Harfli Kelimeler

ARA, ARP, RAP

2 Harfli Kelimeler

AR, PA, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PARAGÖZ

  1. [sıfat] Parayı çok seven, paraya çok düşkün, para canlısı (kimse)
    • "Bundan dolayı bu paragöz adamın sırf körpeliğinden dolayı aldığı ufak tefek kızcağızı herkes görmek istiyordu." (Halide Edip Adıvar)

PARAZİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Asalak
  2. Radyo, televizyon, telsiz vb. aygıtların yayınına karışan yabancı ses veya cızırtı
  3. Herhangi bir işte, olayda sorun çıkaran kimse
    • "Zaten ilk fırsatta dökülecek parazitlerdir ki bu sözlerimize gücenip kıymetleri koparmışlardır." (Asaf Halet Çelebi)

ZAMPARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sürekli kadın peşinde koşan, kadınlara düşkün (erkek), kadıncıl, keskin, zendost

PARAÇOL

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Gemi çatmasında eğri parça
  2. Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç
  3. Tek at koşularak çekilen, üzeri kapalı, yanları açık bir tür araba, paraşol

ANAPARA

  1. [isim] İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü

PARAPET

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Küpeşte

PARALEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen, koşut, muvazi
    • "Bu, Çal Dağı'nın koyu mor sırtlarına paralel uzun ve yüce bir dağ." (Halide Edip Adıvar)
  2. [isim] Yerküresi üzerinde çizildiği varsayılan, Ekvator'a paralel çemberlerden her biri
  3. Aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren (olay, düşünce vb.)

PARAGAT
...
PARAVAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
  2. Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belli etmeden yararlanılan

ÇALPARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Parmaklara takılıp çalınan zil veya buna benzer ses çıkarıcı araç
    • "Bet beniz solmuş, gözler büyümüş, kansız dudaklar aralık, alt üst dişler çalpara gibi birbirine vuruyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Açıklarda, kumluk alanlarda yaşayan ve ağları keserek balıkçılara zarar veren bir çeşit çağanoz (Portunus puber)
  3. Gemi bordasında, pis suları dışarı akıtıp deniz suyunu, içeri almayan, tulumba içindeki özel kapak

PARASIZ

  1. [sıfat] Parası olmayan
  2. Yoksul
    • "Parasız günlerinde canı binbir çeşit şeyler isteyerek ruhu ... yoksulluğun acısını binbir kere duyardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Para verilmeden elde edilen, bedava
    • "İlköğretim ... devlet okullarında parasızdır." (Anayasa)
  4. [zarf] Para verilmeksizin, bedavadan, bedava

PARAFİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Katran, petrol, neft vb. maddelerden çıkarılan, katı, beyaz, yarı saydam, buharı parlak bir alevle yanan, kimyasal etkenlere karşı ilgisiz, katı hidrokarbon, alkan

PARASAL

  1. [sıfat] Para ile ilgili, para bakımından, mali, nakdî, akçasal
    • "Parasal kuvvete sahip kimselerin kitaplarıma gösterdikleri ilgi bana güç veriyor." (Cahit Uçuk)

PARABOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir düzlemin odak denen sabit bir noktadan ve doğrultman denen sabit bir doğrudan eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri

ZIMPARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çok sert alümin billurları kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya

KOPARAN

  1. [isim] Kolları geriye sarkık cepken biçiminde, beyaz keçeden yapılmış kaytanla işlemeli bir çeşit ceket

PARAŞÜT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hava taşıtından, yüksek bir yerden atılan bir cismin veya atlayan bir insanın kontrollü biçimde yere inmesini sağlayan araç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü