İçinde par olan 7 harfli 41 kelime var. İçerisinde PAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında par olan kelimeler listesine ya da Sonu par ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A P R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARP, RAP
2 Harfli Kelimeler
AR, PA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPAROZ
-
-
[isim]
Yolsuzca veya zorla elde edilen mal
-
[isim]
Yolsuzca veya zorla elde edilen mal
- ANAPARA
-
-
[isim]
İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü
-
[isim]
İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü
- PARASIZ
-
-
[sıfat]
Parası olmayan
-
Yoksul
- "Parasız günlerinde canı binbir çeşit şeyler isteyerek ruhu ... yoksulluğun acısını binbir kere duyardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Para verilmeden elde edilen, bedava
- "İlköğretim ... devlet okullarında parasızdır." (Anayasa)
-
[zarf]
Para verilmeksizin, bedavadan, bedava
-
[sıfat]
Parası olmayan
- SİPARİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir şeyin yapılmasını, gönderilmesini, getirilmesini isteme, ısmarlama
-
Yapılması ısmarlanan şey
- "Bütün bu siparişleri bir ayrı deftere kaydetmeyi unutmazmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birinin kendi maaşından kesilerek başkasına gönderdiği, ödediği aylık para
- "Bu kadının oğlundan 300 lira siparişi vardır."
-
[isim]
Bir şeyin yapılmasını, gönderilmesini, getirilmesini isteme, ısmarlama
- OTOPARK
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Taşıtların trafik bakımından uygun olan ve belli bir süre bırakıldıkları açık veya kapalı yer, park yeri, park
-
[isim]
Taşıtların trafik bakımından uygun olan ve belli bir süre bırakıldıkları açık veya kapalı yer, park yeri, park
- PARAGÖZ
-
-
[sıfat]
Parayı çok seven, paraya çok düşkün, para canlısı (kimse)
- "Bundan dolayı bu paragöz adamın sırf körpeliğinden dolayı aldığı ufak tefek kızcağızı herkes görmek istiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Parayı çok seven, paraya çok düşkün, para canlısı (kimse)
- PARTNER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Eş
-
İş arkadaşı, ortak
-
Cinsellikte tarafların her biri
-
Kâğıt oyunlarında ortak
-
[isim]
Eş
- PARASAL
-
-
[sıfat]
Para ile ilgili, para bakımından, mali, nakdî, akçasal
- "Parasal kuvvete sahip kimselerin kitaplarıma gösterdikleri ilgi bana güç veriyor." (Cahit Uçuk)
-
[sıfat]
Para ile ilgili, para bakımından, mali, nakdî, akçasal
- YEKPARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün
- "Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü." (Cahit Uçuk)
-
[zarf]
Tek parça olarak, bütün olarak
- "Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut da nefret edilecek bir şey değildir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün
- PARALEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen, koşut, muvazi
- "Bu, Çal Dağı'nın koyu mor sırtlarına paralel uzun ve yüce bir dağ." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Yerküresi üzerinde çizildiği varsayılan, Ekvator'a paralel çemberlerden her biri
-
Aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren (olay, düşünce vb.)
-
[sıfat]
Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen, koşut, muvazi
- ZIMPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çok sert alümin billurları kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya
-
[isim]
Çok sert alümin billurları kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya
- LİPARİT
-
-
[isim]
Riyolit
-
[isim]
Riyolit
- PARILTI
-
-
[isim]
Parıldama, göze çarpan parlaklık
- "Bütün gözler onun gittikçe artan parıltısıyla kamaşmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Parıldama, göze çarpan parlaklık
- PARAÇOL
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi çatmasında eğri parça
-
Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç
-
Tek at koşularak çekilen, üzeri kapalı, yanları açık bir tür araba, paraşol
-
[isim]
Gemi çatmasında eğri parça
- ZAMPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sürekli kadın peşinde koşan, kadınlara düşkün (erkek), kadıncıl, keskin, zendost
-
[sıfat]
Sürekli kadın peşinde koşan, kadınlara düşkün (erkek), kadıncıl, keskin, zendost
- PARAPET
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Küpeşte
-
[isim]
Küpeşte
- KOPARAN
-
-
[isim]
Kolları geriye sarkık cepken biçiminde, beyaz keçeden yapılmış kaytanla işlemeli bir çeşit ceket
-
[isim]
Kolları geriye sarkık cepken biçiminde, beyaz keçeden yapılmış kaytanla işlemeli bir çeşit ceket
- PARAVAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde
- "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
-
Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belli etmeden yararlanılan
-
[isim]
Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde
- SAPARTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık
- "Hanımefendi kalkmış, ikisine de sapartayı vermiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Mebustan saparta yiyen bu adam kimdir?" (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Bir batarya topun birden ateş etmesi, alabanda ateşi
-
Azar, tersleme
-
[isim]
Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık
- PARAFİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Katran, petrol, neft vb. maddelerden çıkarılan, katı, beyaz, yarı saydam, buharı parlak bir alevle yanan, kimyasal etkenlere karşı ilgisiz, katı hidrokarbon, alkan
-
[isim]
Katran, petrol, neft vb. maddelerden çıkarılan, katı, beyaz, yarı saydam, buharı parlak bir alevle yanan, kimyasal etkenlere karşı ilgisiz, katı hidrokarbon, alkan