İçinde pa olan 5 harfli 94 kelime var. İçerisinde PA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pa olan kelimeler listesine ya da Sonu pa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞERPA
...
SEHPA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üstüne bir şey koymaya yarayan ayaklı destek, çatkı
  2. Küçük masa
  3. Darağacı
  4. Ressamın üzerinde çalıştığı tablosunu yerleştirdiği genellikle tahtadan yapılmış destek

DEPAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çıkış
    • "Depar çizgisi."
    • "Onu kaptırınca kıyıdaki öbür kayalara konmak için depara geçerler." (Haldun Taner)

PAPAZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Hristiyan din adamı, peder
    • "Bu gece beş, on para çıkarırsan izinli gecemde papaz uçururuz." (Kemal Tahir)
  2. Üzerinde papaz resmi olan iskambil kâğıdı

PASAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı
    • "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." (Refik Halit Karay)

PALAU
...
ÇAPAR

  1. [isim] Postacı, ulak
  2. [sıfat] Benekli, alacalı (hayvan ve bitki)
  3. [sıfat] Akşın
  4. Çiçek bozuğu yüz

PANEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dinleyiciler önünde, seçilmiş bir konuşmacı grubunun bir konuyu tartışmak amacıyla düzenlediği toplantı, açık oturum
  2. Yerleştirileceği yüzeyin bir bölümüne uyan, çoğunlukla dikdörtgen biçiminde düzgün parça

PASÇI
...
HEMPA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Omuzdaş

PAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Son, sonuç, nihayet
    • "Hele hep birden uçtukları zaman neşesine payan olmazdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PARÇA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey
    • "Yolun bu parçası bozuk."
  2. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime
    • "Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." (Haldun Taner)
  3. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri
    • "On parçadan yapılmış bir oda takımı."
  4. Tane
    • "Üç parça elbiselik kumaş."
  5. Edebiyat eserinin bir bölümü
    • "Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. Müzik eseri
  7. Benzeri, bir örneği
    • "Ay parçası, elmas parçası."
  8. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz
    • "Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." (Kemalettin Kamu)
  9. Güzel, alımlı kız veya kadın

İSPAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
    • "Benimkinin amcama ait olduğunu ispat için şahitlerim ve vesikalarım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yeni doğan güneş, sinirlerimi yatıştırmış, korkularımın boş olduğunu bana ispat etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)

ŞOPAR

  1. [isim] Çingene çocuğu
    • "Çalgı sesini duyan bütün şoparlar çadırlardan fırlayıp çevremizi kuşatıyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. [sıfat] Şımarık, küstah, yaramaz

PAFTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Büyük harita, plan veya modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri
  2. Yivaçar
  3. Süs için at takımlarına veya başka yerlere takılan metal pul veya çakılan iri başlı çivi
  4. Büyük benek, leke

PASİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Edilgin
    • "Yalnız müdafaa hâlinde ve pasif bir mücadeleyi sevdiğini zannettim." (Peyami Safa)
  2. Çekingen, durgun
    • "Dolmabahçe, bir sis bulutu gibi silik, sessiz ve pasif, âdeta varlığından utanır gibi uzanmaktadır." (Haldun Taner)
  3. Edilgen
  4. [isim] Bir mal varlığı üstünde etki yapan, para ile değerlendirilebilir borç ve yükümlülüklerin toplamı

PAPAK

  1. [isim] Genellikle Azerbaycan ve Kafkasya'da giyilen, kuzu derisinden veya yününden yapılan, uzun tüylü başlık
    • "Üst baş direğinden gocuğunu, papağını aldı, çizmelerinin kenar kürklerini düzledi." (Nezihe Araz)

KAPAK

  1. [isim] Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
    • "Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar." (Refik Halit Karay)
    • "Elbise dolabı kapak atıyor."
    • "Garajlara en yakın bir otele kapağı atmış, hemen yatıp uyumuştu." (Erhan Bener)
  2. Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça
    • "Dolap kapağı."
  3. Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
    • "Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti." (Atilla İlhan)
  4. Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta
  5. Zıvanada iki dış yan parça

PAMUK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
  2. Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı
  3. Bu tellerin işlenmiş biçimi
    • "Yaraya pamuk koydu."
  4. [sıfat] Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış
    • "Pamuk iplik. Pamuk bez."
  5. Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri, hav

PARPA

  1. [isim] Kalkan balığının yavrusu

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü