İçinde oğ olan 6 harfli 19 kelime var. İçerisinde OĞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oğ olan kelimeler listesine ya da Sonu oğ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOĞULU
- ...
- DOĞACI
-
-
[isim]
Doğacılık yanlısı olan kimse, natürist
-
[isim]
Doğacılık yanlısı olan kimse, natürist
- BOĞATA
-
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara
- BOĞADA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
-
Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi
- "Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
- BOĞUNÇ
-
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- "Bize daima yakın tarihimizin kaygılar, boğunçlar uyandıracak siyasalarından birer portre çizmeyi amaçlamış gibidir." (Selim İleri)
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- SOĞUMA
-
-
[isim]
Soğumak işi
-
[isim]
Soğumak işi
- ELOĞLU
-
-
[isim]
El, yabancı
- "Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir." (Haldun Taner)
-
Damat
-
Koca
-
[isim]
El, yabancı
- SOĞDCA
- ...
- BOĞUCU
-
-
[sıfat]
Boğma özelliği olan
- "Boğucu gaz."
-
Solunumu güçleştiren
- "Göğsünde boğucu bir tıkanıklık vardı." (Peyami Safa)
-
Çok sıcak, sıkıntı veren
- "Eski evinin boğucu, dertli havasından kurtulmak için komisyoncu kendini hemen sokağa attı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Boğma özelliği olan
- OĞUZCA
- ...
- DOĞRAM
-
-
[isim]
Doğrama sonucu ortaya çıkan parça
-
[isim]
Doğrama sonucu ortaya çıkan parça
- BOĞMAK
-
-
[-i]
Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
- "Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak
-
Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek
-
Renkler uygun düşmemek
- "Koyu yeşil renk odayı boğdu. Bu renk seni boğmuş."
-
Silik bir duruma getirmek, bastırmak
- "Galiba bunları dinlememek, duymamak için konuşuyorum; seslerini boğmak, bastırmak için durmamacasına gevezelik ediyorum." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Tamamıyla kaplamak, sarmak
- "Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu." (Mahmut Yesari)
-
[-i]
Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak
- "Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu." (Orhan Kemal)
-
[-i]
Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak
- "Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca, işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar." (Haldun Taner)
-
Gelişmesine engel olmak
-
[nsz]
Bunaltmak
- "Daha sıcak basmamıştı; güneş henüz yakmıyor, hava daha boğmuyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
- YOĞRUM
-
-
[isim]
Yoğurma işi
-
[isim]
Yoğurma işi
- YOĞURT
-
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- "Köylüler gelirdi bakraçlarıyla pazara yoğurt satmaya." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- BOĞASI
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İnce bez, astar
-
[isim]
İnce bez, astar
- DOĞUCU
- ...
- OĞULLU
-
-
[sıfat]
Oğlu olan
-
[sıfat]
Oğlu olan
- DOĞMAK
-
-
[nsz]
Dünyaya gelmek
- "Doğduğuma pişman olacak kadar sıkıntı çektim." (Halide Edip Adıvar)
-
Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek
- "Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-e]
Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak
-
Ortaya çıkmak, sonucu olmak
- "Nezaket denen şey, kadının hanımlaşması ile beraber doğdu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Dünyaya gelmek
- POĞAÇA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İçine peynir, kıyma vb. konarak hazırlanan bir tür tuzlu çörek
- "İstersen öğleyin sana taze poğaça alır gelirim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
İçine peynir, kıyma vb. konarak hazırlanan bir tür tuzlu çörek