İçinde ot olan 7 harfli 96 kelime var. İçerisinde OT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ot olan kelimeler listesine ya da Sonu ot ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANZAROT
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Sıcak ülkelerde yetişen bodur bir ağaç (Sarcocolla)
-
Bu ağacın yara tedavisinde kullanılan reçinesi
-
Rakı
- "Tam eğleneceğimiz sırada anzarot bitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Sıcak ülkelerde yetişen bodur bir ağaç (Sarcocolla)
- KİLOTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Değeri bin ton olan kütle birimi
-
[isim]
Değeri bin ton olan kütle birimi
- OTOSTOP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yayanın yoldan geçen bir otomobili durdurarak binmesi ve gideceği yere para vermeden gitmesi
-
[isim]
Bir yayanın yoldan geçen bir otomobili durdurarak binmesi ve gideceği yere para vermeden gitmesi
- OTORİTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet
- "Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir." (Falih Rıfkı Atay)
- "Reisleri de tam bir otorite temin etmiş olduğunu her vesile ile belli ediyordu." (Etem İzzet Benice)
-
Siyasi veya idari güç
-
Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse
-
[isim]
Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet
- AZOTSUZ
- ...
- BANKNOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Devlet bankası tarafından piyasaya çıkarılan kâğıt para
- "Dört, beş banknotla üç gün ya geçirilir ya geçirilmez." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Devlet bankası tarafından piyasaya çıkarılan kâğıt para
- OTLAMAK
-
-
[nsz]
Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak
- "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Meşgul olmak
- "Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış." (Atilla İlhan)
-
Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek
-
[nsz]
Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak
- GİYOTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç
-
[isim]
Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç
- OTURMAK
-
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- "Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Daha ilk gecesinden karı lafı ile oturup kalkmaya başlarsa konu nereye varır?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak
- "Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak
- "Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti." (Tarık Buğra)
-
[-de]
Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek
- "Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak
- "Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?"
-
[nsz]
Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek
- "Temelin bu tarafı on santim oturmuş."
-
[-le]
Biriyle beraber yaşamak
- "O günden beri, enişte beyle oturuyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
- "Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yer almak, geçmek
- "Valilik makamına oturdu."
-
[nsz]
Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek
- "Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu."
-
Belli bir yörüngede dönmeye başlamak
- "Uydu yörüngeye oturdu."
-
Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
-
[nsz]
Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak
- "Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mal olmak
- "Bu bize pahalıya oturdu."
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- NÖROTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinir sisteminde rahatsızlığı olan kimse
-
[sıfat]
Sinir sistemi üzerinde etki yapan
-
[isim]
Sinir sisteminde rahatsızlığı olan kimse
- HOTANTO
- ...
- BALOTAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması dolayısıyla seçimin sonuçsuz kalması
-
[isim]
Adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması dolayısıyla seçimin sonuçsuz kalması
- POTBAŞI
- ...
- POTURLU
-
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- "Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- OTOGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bir yazarın veya kişinin kendi elinden çıkan (yazı)
-
[sıfat]
Bir yazarın veya kişinin kendi elinden çıkan (yazı)
- GROTESK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eski Çağ Roma yapılarında bulunan tuhaf, gülünç figürlerden oluşmuş süsleme üslubu
-
Kaba gülünçlüklerden, tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan, karşıt görüntüleri, bağdaşmaz durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü biçimi
- "Yerleşik yönetim kadrolarına dayanarak gerçekleştirilen bu değişim, grotesk örnekler sunmakta gecikmedi." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Eski Çağ Roma yapılarında bulunan tuhaf, gülünç figürlerden oluşmuş süsleme üslubu
- ARGONOT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kafadan bacaklılardan, salyangoz kabuğu biçiminde kabuğu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan (Argonauta argo)
-
[isim]
Kafadan bacaklılardan, salyangoz kabuğu biçiminde kabuğu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan (Argonauta argo)
- PERİYOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dönem
- "Yakın tarihin periyotlarını arka fon olarak kullanmak romana boyut verir, renk verir." (Haldun Taner)
-
Devir
-
[isim]
Dönem
- PİLOTAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hava taşıtını yönetme
- "Pilotaj hatası."
-
[isim]
Bir hava taşıtını yönetme
- ROTATİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Büyük bir çabuklukla dönerek işleyen ve saatte binlerce adet basan bir tür basım makinesi
-
[isim]
Büyük bir çabuklukla dönerek işleyen ve saatte binlerce adet basan bir tür basım makinesi