İçinde os olan 5 harfli 24 kelime var. İçerisinde OS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında os olan kelimeler listesine ya da Sonu os ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YOSUN
-
-
[isim]
Tallı bitkilerin, çoğu sularda, ağaç veya taşların üzerinde yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad
-
[isim]
Tallı bitkilerin, çoğu sularda, ağaç veya taşların üzerinde yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad
- EKOSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Çeşitli renk ve büyüklükteki karelerden oluşan (desen veya kumaş)
- "Kendi tüyleri ile hiç asorti olmayan ekose bir yelek giymiş." (Haldun Taner)
-
Çeşitli renk ve büyüklükteki karelerden oluşan (desen veya kumaş)
- LAHOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi
-
[isim]
Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi
- POSOF
- ...
- TOSUN
-
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
-
Sağlıklı, tıknaz delikanlı
- "Yanında oturan nefer, tosun bir oğlan; ona dik dik bakıyor, kızıyor gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
- EOSEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üçüncü Çağın, memelilerin oluştuğu dönemi
-
[isim]
Üçüncü Çağın, memelilerin oluştuğu dönemi
- YOSMA
-
-
[sıfat]
Şen, güzel, fettan (genç kadın)
- "Bir yosma geçiyor kaldırımdan / Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar" (Orhan Veli Kanık)
-
Çok süslü giyinen ve modaya düşkün (kadın), koket
-
[sıfat]
Şen, güzel, fettan (genç kadın)
- LODOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Güneyden veya güneybatıdan esen ve bazen de yağış getiren yerel rüzgâr, kaba yel, boz yel
- "Dinmiş lodosların uğultusu içinde / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı." (Orhan Veli Kanık)
- "Hava öğleden beri lodosa çevirdiği için soğuk değildi." (Peyami Safa)
-
Bu rüzgârın estiği gün veya zaman
- "Lodosta balığa çıkılmaz."
-
Güney yönü
-
[isim]
Güneyden veya güneybatıdan esen ve bazen de yağış getiren yerel rüzgâr, kaba yel, boz yel
- ŞOSON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kumaş veya ince deriden, çoğunlukla düz topuklu, ayağı bütünüyle saran ayakkabı
- "Hava yağmurlu olmadığı hâlde ayaklarına gri şosonlar geçirmişti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kumaş veya ince deriden, çoğunlukla düz topuklu, ayağı bütünüyle saran ayakkabı
- DOSYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aynı konu, aynı kimse, aynı işle ilgili belgeler bütünü
-
Bu gibi belgelerin toplandığı kartondan kap
-
[isim]
Aynı konu, aynı kimse, aynı işle ilgili belgeler bütünü
- GROSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
On iki düzine
-
[isim]
On iki düzine
- POSTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü
- "Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim." (Ömer Seyfettin)
- "Daha dün Kel Mahmut'u yıkayıp yağlayan yavşak bugün kalkmış ona posta koyuyor." (Rıfat Ilgaz)
- "Araba şehre günde üç posta yapar."
- "Evet. Dilekçeyi de şimdi verdim postaya." (Tarık Buğra)
-
Genellikle bu emanetleri götüren taşıt
- "Ben postayı kestim, artık toplantılara gitmeyeceğim."
-
Bu emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer
- "Yazısı silinmiş, kâğıdı sarı / Mektubunu geri getirdi / Dünya postaları." (Arif Nihat Asya)
-
Takım, kol
- "Sağa sola postalar çıkarıldı. İşçi postaları nöbetleşe çalışırlar."
-
Kez, defa, sefer
- "Bu araba bütün eşyayı dört postada taşır."
-
Yirmi dört saatlik çalışma gününün, çalışma bölümlerinden her biri, vardiya
-
Bir sanayi veya ticaret işletmesinde aynı süre içinde çalışanların tümü
-
Hizmet nöbetinde bulunan er
- "Posta, şu zarfı komutana götür."
-
Tatar
-
Vapur, tren, uçak vb. taşıtlarla yapılan yolculuk
- "Karadeniz postası. Avrupa postası."
-
[isim]
Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü
- SOSİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kıyılmış, baharat katılmış etle, tütsüleme, pişirme vb. işlemlerden sonra yapılan bir tür sucuk
- "Bir sosis daha yese öğle yemeğinden vazgeçebilirdi pekâlâ."
-
[isim]
Kıyılmış, baharat katılmış etle, tütsüleme, pişirme vb. işlemlerden sonra yapılan bir tür sucuk
- TOSYA
- ...
- AFTOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gönül eğlendiren kimse
- "Delikanlının sarı kıvırcık saçlı aftosu bile bu seslere alışık olduğu hâlde ürktü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gönül eğlendiren kimse
- FOSİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları veya izleri, müstehase, taşıl
-
Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse
-
[isim]
Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları veya izleri, müstehase, taşıl
- LAGOS
- ...
- LOGOS
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Deyi
-
[isim]
Deyi
- ROSTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Haşlandıktan sonra veya doğrudan doğruya kızartılarak pişirilen, dilim dilim kesilen et
-
[isim]
Haşlandıktan sonra veya doğrudan doğruya kızartılarak pişirilen, dilim dilim kesilen et
- ABOSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemide hareket hâlindeki halatın veya zincirin bir an durdurulması için verilen komut
-
[isim]
Gemide hareket hâlindeki halatın veya zincirin bir an durdurulması için verilen komut