İçinde ort olan 7 harfli 19 kelime var. İçerisinde ORT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ort olan kelimeler listesine ya da Sonu ort ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
O R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ROT, TOR
2 Harfli Kelimeler
OT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORTAKÇI
-
-
[isim]
Başkasının tarlasında çalışarak veya sürüsüne bakarak belli bir anlaşmaya göre ürününe ortak olan kimse, maraba
- "Tarlada ortakçısıyla her gün çalışabilen Şaban, Zeyno'nun hâlini acınacak buluyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Konakçının sindirilmemiş besininden yararlanan konuk
-
[isim]
Başkasının tarlasında çalışarak veya sürüsüne bakarak belli bir anlaşmaya göre ürününe ortak olan kimse, maraba
- SİGORTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi
- "İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." (Haldun Taner)
-
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket
-
Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen
- "Bir hatta giden sigorta yanarsa o hattın lambaları söner." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi
- ASORTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Giysilerini birbirine uygun giyen
-
Sosyetik
-
[sıfat]
Giysilerini birbirine uygun giyen
- AKORTLU
-
-
[sıfat]
Akordu olan, akort edilmiş
-
[sıfat]
Akordu olan, akort edilmiş
- ORTAKÇA
-
-
[zarf]
Ortak olarak, ortaklaşa
- "Yeni konut alışkanlıklarımızda ortakça sokak köpeği beslemek yok." (Aydın Boysan)
-
[zarf]
Ortak olarak, ortaklaşa
- PORTMAK
- ...
- SPORTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sporla ilgili
- "O eski sportif atletik gücünüz gün günden azalmaktadır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sporla ilgili
- TORTULU
-
-
[sıfat]
Tortusu olan
-
[sıfat]
Tortusu olan
- PORTFÖY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Para cüzdanı
- "Elindeki portföyü yazıhanenin üzerine atar." (Ömer Seyfettin)
-
Banka, simsar veya bir aracı kuruluşun kendi elinde tuttuğu, istediği gibi tasarruf ettiği menkul değerler toplamı
-
[isim]
Para cüzdanı
- MORTOCU
-
-
[isim]
Hristiyanlarda cenaze taşımak için tutulan kimse
-
Cenazelerde ağıt okuyarak geçimini sağlayan kimse
-
İmam
-
[isim]
Hristiyanlarda cenaze taşımak için tutulan kimse
- ORTANCA
-
-
[sıfat]
Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan
- "Hayriye Hanım bu evin ortanca kızı, daha kız sanılacak kadar taze görünen güzel bir kadın..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Büyüklük, irilik bakımından üç nesne arasında sondan veya baştan ikinci gelen
-
[sıfat]
Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan
- KORTEKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabuk
- "Beyin korteksinin harabiyeti sonucu bir olguyla karşı karşıya imişiz." (Tarık Dursun K)
-
Beyin zarı
-
[isim]
Kabuk
- HORTLAK
-
-
[isim]
Mezardan çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet
-
[isim]
Mezardan çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet
- ORTAKÖY
- ...
- ORTALIK
-
-
[isim]
Bulunulan yer, çevre
- "Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme." (Peyami Safa)
- "Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner." (Falih Rıfkı Atay)
- "Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim." (Memduh Şevket Esendal)
- "O gün ortalık kararırken eve iki sivil memur girmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer
- "Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf
- "Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Soyut anlamda yaşanan ortam
- "Bu neşe ortalığa sirayet etti." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bulunulan yer, çevre
- İŞPORTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gezici satıcıların mallarını koymaya yarayan yayvan sepet veya bu işi gören, ona benzer araç, sergi
-
Açıkta yapılan satış
-
[isim]
Gezici satıcıların mallarını koymaya yarayan yayvan sepet veya bu işi gören, ona benzer araç, sergi
- AKORTÇU
-
-
[isim]
Piyano ve org vb. müzik aletlerini ayarlamayı meslek edinmiş kimse
-
[isim]
Piyano ve org vb. müzik aletlerini ayarlamayı meslek edinmiş kimse
- YORTMAK
-
-
[nsz]
Koşmak
-
Sürekli yol yürümek
-
İşsiz güçsüz gezmek
-
[nsz]
Koşmak
- KAPORTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Otomobilde kaput veya ön kapak
-
Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış örtü
-
Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer
-
Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü
-
[isim]
Otomobilde kaput veya ön kapak