İçinde ok olan 6 harfli 75 kelime var. İçerisinde OK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ok olan kelimeler listesine ya da Sonu ok ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SOKMAN
-
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
- DOKULU
-
-
[sıfat]
Dokusu olan
-
[sıfat]
Dokusu olan
- OKUTUŞ
-
-
[isim]
Okutma işi veya biçimi
-
[isim]
Okutma işi veya biçimi
- SOKMAK
-
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
-
[-e]
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
- "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
-
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek
- "Otların arasında bacaklarını yılan sokar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-e]
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
- "Ülkeye kaçak eşya sokmak."
-
Belli etmeden kötü bir malı vermek
- "Satıcı, elmaların çürüklerini sokmuş."
-
[-e]
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
- "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu." (Refik Halit Karay)
-
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
- KOKMUŞ
-
-
[sıfat]
Çürüyüp bozularak kötü kokan, kokuşuk
-
Yerinden kımıldamaya üşenen, tembel, miskin
- "Kokmuş adam."
-
Çok bilinen, değersiz, önemsiz
- "Ve sen o kokmuş tangoyu on sekizinci defa dinleyeceksin." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Çürüyüp bozularak kötü kokan, kokuşuk
- ALAKOK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Rafadan yumurta
- "Sabahleyin kendisine bir alakok ziyafeti çekecekti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Rafadan yumurta
- ÇOKLUK
-
-
[isim]
Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı
- "Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi için üçte iki oy çokluğu şarttır." (Anayasa)
-
Çoğunluk
- "O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta frakların çoklukta olacağını söyledi." (Halide Edip Adıvar)
-
Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem
-
[zarf]
Sık sık, çokça, çok kez
- "Ben çokluk ata binmediğim için birkaç ay içinde at toplandı, semirdi ve güzelleşti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı
- SOKUCU
-
-
[isim]
Sokan, sokma işini yapan kimse
-
[isim]
Sokan, sokma işini yapan kimse
- TOKSİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Canlı organizmalarda görülen zehir
-
[isim]
Canlı organizmalarda görülen zehir
- MONOKL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tek gözde kaş ile yanak arasına sıkıştırılan, çerçevesiz ve tek camlı gözlük
-
[isim]
Tek gözde kaş ile yanak arasına sıkıştırılan, çerçevesiz ve tek camlı gözlük
- YOKSUN
-
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- "Ahmet Kerim'i epeyce tatlı bir zevkten yoksun kılan bu söz, Samim'e irade dışı bir âcizlik gibi gelir ve onu gülmeden katıltırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- OKÜLER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Optik aletlerinde objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi
-
[isim]
Optik aletlerinde objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi
- OKUTMA
-
-
[isim]
Okutmak işi
- "Ertesi gün, onu okutmaya başlayacağını, adam edeceğini müjdeledi." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Okutmak işi
- ROKFOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Koyun sütünden yapılan, mahzenlerde olgunlaştırılan, içi özel küflü peynir, rokfor peyniri
-
[isim]
Koyun sütünden yapılan, mahzenlerde olgunlaştırılan, içi özel küflü peynir, rokfor peyniri
- BLOKLU
-
-
[sıfat]
Blokları olan, bloklardan oluşan
-
[sıfat]
Blokları olan, bloklardan oluşan
- SMOKİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özel günlerde erkeklerin giydiği önü açık, ceketi genellikle ipek yakalı takım giysi
- "Köylerinde akşamları smokin giyen İngiliz Yahudisi muhtarlık eder." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Özel günlerde erkeklerin giydiği önü açık, ceketi genellikle ipek yakalı takım giysi
- TOKALI
-
-
[sıfat]
Tokası olan, toka takılmış olan
- "Başına, altın kaplama tokalı, yana sarkan çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Tokası olan, toka takılmış olan
- OKUYUŞ
-
-
[isim]
Okuma işi veya biçimi
-
[isim]
Okuma işi veya biçimi
- BULDOK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Köpekgillerden, burnu basık, alt çenesi üsttekinden uzun, iri ve güçlü bir köpek türü (Canis familiaris molosus hibernicus)
-
[isim]
Köpekgillerden, burnu basık, alt çenesi üsttekinden uzun, iri ve güçlü bir köpek türü (Canis familiaris molosus hibernicus)
- OKSİDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
"Paslanma" anlamındaki okside olmak ve"paslandırmak" anlamındaki okside etmek birleşik fiillerinde geçen bir söz
-
[sıfat]
"Paslanma" anlamındaki okside olmak ve"paslandırmak" anlamındaki okside etmek birleşik fiillerinde geçen bir söz