İçinde nu olan 6 harfli 27 kelime var. İçerisinde NU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nu olan kelimeler listesine ya da Sonu nu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
N U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UNUTMA
-
-
[isim]
Unutmak durumu
-
[isim]
Unutmak durumu
- ONURLU
-
-
[sıfat]
Onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli, gururlu
- "Hint kızları onun için şaşılacak derecede mahcup, çekingen ve onurludur." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli, gururlu
- NURSUZ
-
-
[sıfat]
Saygı uyandırmayan, sevimsiz
-
[sıfat]
Saygı uyandırmayan, sevimsiz
- NURANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Işıklı, nurlu
-
Saygı uyandıran
- "Nurani, babacan, hoşlanılır bir ihtiyar olamazsın." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Işıklı, nurlu
- HARNUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Keçiboynuzu
-
[isim]
Keçiboynuzu
- NUMARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam
- "Kitap sayfasının numarası."
- "Numara yapıyorum gibi bir şey gelmesin aklınıza." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ölçü
- "Ayakkabısının numarasını gizliyor."
-
Benzer şeyleri ayırt etmek için her birinin üzerine işaret olarak yazılan sayı
-
Öğrenciye verilen not
- "Ben ki coğrafya derslerinde daima tam numara almış bir zabitim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda öğrencileri birbirinden ayırt etmek için her birine verilen sayı
-
Eğlendirici oyunlardan her biri
- "Bu numaralar da olmasa yazlık bahçelerin tadı olmayacak." (Burhan Felek)
-
Hile, düzen, dalavere, yalan
- "İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu." (Murathan Mungan)
-
[isim]
Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam
- MEMNUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu
- "Halk, oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Eski arkadaşı kaybetmemek hepsini memnun ediyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hâlinden memnun olduğu yüzünden anlaşılıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu
- MEKNUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gömülü, saklı
-
[sıfat]
Gömülü, saklı
- NUMUNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Göstermelik
- "Ahlak bozukluğu adına ne kadar rezillik varsa her biri için orada numuneler bulunabilir." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Göstermelik
- MAZNUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Sanık
-
Sanık
- BOYNUZ
-
-
[isim]
Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
- "Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu." (Burhan Felek)
- "Ah ayol, kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor diye ondan iğrenirler." (Ömer Seyfettin)
- "Onlar da sana seksen zamparayla boynuz taktırdılar ya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Bu organdan yapılmış
- "Boynuz tarak."
-
Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmış alet
-
[isim]
Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
- ONULMA
-
-
[isim]
Onulmak işi
-
[isim]
Onulmak işi
- AVUNUŞ
- ...
- MECNUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sevdadan ötürü kendini kaybetmiş
-
Çılgın, deli
- "Alelade, herkesteki gibi beş on kuruşluk bir maldı, buna kıymet verebilmek için insan mecnun olmalı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sevdadan ötürü kendini kaybetmiş
- UNUTUŞ
- ...
- CENUBİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Güneyle ilgili, güneye özgü olan
-
[sıfat]
Güneyle ilgili, güneye özgü olan
- KONULU
-
-
[sıfat]
Konusu olan, mevzulu
-
[sıfat]
Konusu olan, mevzulu
- MANUEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
El kitabı
-
[sıfat]
Elle işletilen
-
[isim]
El kitabı
- SUNUCU
-
-
[isim]
Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı sunan, açıklayan kimse, takdimci, anonsör
-
[isim]
Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı sunan, açıklayan kimse, takdimci, anonsör
- OKUNUŞ
-
-
[isim]
Okunma işi veya biçimi
-
[isim]
Okunma işi veya biçimi