İçinde nuş olan 28 kelime var. İçerisinde NUŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nuş olan kelimeler listesine ya da Sonu nuş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KONUŞLANDIRMAK
KONUŞLANDIRMA, MEDYUNUŞÜKRAN
KONUŞMACILIK
KONUŞKANLIK, KONUŞLANMAK, KONUŞTURMAK
KONUŞLANMA, KONUŞTURMA, KONUŞULMAK, KONUŞUMLUK
KONUŞMACI, KONUŞULMA
KONUŞKAN, KONUŞMAK, KONUŞUCU, SONUŞMAZ
BULUNUŞ, DOKUNUŞ, KONUŞMA, KONUŞUŞ, SAVUNUŞ, SOYUNUŞ, TUTUNUŞ
KONUŞU, OKUNUŞ
KONUŞ, SUNUŞ
N U Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ŞU, UN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KONUŞLANDIRMAK
-
-
[-i]
Savaş araç ve gereçlerini stratejik bir bölgede yerleştirmek
-
[-i]
Savaş araç ve gereçlerini stratejik bir bölgede yerleştirmek
- MEDYUNUŞÜKRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Teşekkür borçlu
-
[sıfat]
Teşekkür borçlu
- KONUŞLANDIRMA
-
-
[isim]
Konuşlandırmak işi veya durumu
-
[isim]
Konuşlandırmak işi veya durumu
- KONUŞMACILIK
-
-
[isim]
Konuşmacı olma durumu
-
[isim]
Konuşmacı olma durumu
- KONUŞLANMAK
-
-
[nsz]
Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek
-
[nsz]
Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek
- KONUŞTURMAK
-
-
[-i]
Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak
- "İki kişiyi, iki orta hâlli vatandaşı - hayalî olarak - konuşturuyorum." (Burhan Felek)
-
Bir müzik aracını çok güzel çalmak
- "Piyanoyu konuşturuyor."
-
[-i]
Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak
- KONUŞKANLIK
-
-
[isim]
Konuşkan olma özelliği
-
[isim]
Konuşkan olma özelliği
- KONUŞULMAK
-
-
[nsz]
Konuşma işine konu olmak
- "Konuşulan Türkçenin hangi yoldan gelerek bu şiveye büründüğünü bulmak güçtür." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Herhangi biri konuşmak
- "Derste konuşulmaz."
-
[nsz]
Konuşma işine konu olmak
- KONUŞTURMA
-
-
[isim]
Konuşturmak işi
-
[isim]
Konuşturmak işi
- KONUŞLANMA
-
-
[isim]
Konuşlanmak işi veya durumu
-
[isim]
Konuşlanmak işi veya durumu
- KONUŞUMLUK
-
-
[isim]
Telefonla bir konuşma süresi miktarı
-
[isim]
Telefonla bir konuşma süresi miktarı
- KONUŞULMA
-
-
[isim]
Konuşulmak işi
- "Bir imkân, bir fırsat baş gösterse kendine ait bu işin konuşulmasından âdeta utanır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Konuşulmak işi
- KONUŞMACI
-
-
[isim]
Bir toplulukta konuşan kimse, hatip, konferansçı
- "Dinleyiciler konuşmacıyı dikkatle dinlediler."
-
[isim]
Bir toplulukta konuşan kimse, hatip, konferansçı
- SONUŞMAZ
-
-
[isim]
Sonsuza giden bir eğrinin çeşitli noktalarının gittikçe yaklaştığı başka bir eğri veya doğru, asimptot
-
[isim]
Sonsuza giden bir eğrinin çeşitli noktalarının gittikçe yaklaştığı başka bir eğri veya doğru, asimptot
- KONUŞKAN
-
-
[sıfat]
Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan
-
[sıfat]
Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan
- KONUŞUCU
-
-
[isim]
Konuşmacı
- "Geleceği günler ev halkınca bir sevinç arifesi yaşanırdı. Çünkü Celal Bey çok iyi bir konuşucuydu." (Haldun Taner)
-
Kusursuz, düzgün, güzel, tatlı söz söylemesini bilen kimse
-
[isim]
Konuşmacı
- KONUŞMAK
-
-
[nsz]
Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak
- "Çocuk daha konuşamıyor."
-
[-i]
Belli bir konudan söz etmek
- "Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek
- "İşten sonra Nuruosmaniye'deki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Söylev vermek, konuşma yapmak
-
Konuşma dili olarak kullanmak
- "Türkçeyi çok iyi konuşuyor."
-
Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak
- "Dilsizler el işaretleriyle konuşur."
-
[-le]
İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek
- "Üst kattakilerle konuşuyoruz."
-
Flört etmek
-
Dargın bulunmamak
-
Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak
-
Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek
-
Becermek, uzman gibi yapabilmek
- "Fokstrotta uzun boylu konuşamam." (Mahmut Yesari)
-
Geçerli olmak, etkin olmak
- "Yasaların yerine yumruklar konuştu."
-
Şık ve zarif görünmek
- "Bluzun konuşuyor."
-
[nsz]
Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak
- SOYUNUŞ
-
-
[isim]
Soyunma işi veya biçimi
-
[isim]
Soyunma işi veya biçimi
- KONUŞUŞ
-
-
[isim]
Konuşma biçimi
- "Bir insanın konuşuşuna, seçtiği sözcüklere çok dikkat ederim." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Konuşma biçimi
- DOKUNUŞ
-
-
[isim]
Dokunma (I) işi veya biçimi, temas
- "Yolda, bir aralık Lami dizlerinde sıcak bir dokunuş duydu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Dokunma (I) işi veya biçimi, temas