İçinde ni olan 6 harfli 122 kelime var. İçerisinde Nİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ni olan kelimeler listesine ya da Sonu ni ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BORANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pirinçli, yumurtalı, yoğurtlu ıspanak vb. sebze yemeği
-
[isim]
Pirinçli, yumurtalı, yoğurtlu ıspanak vb. sebze yemeği
- YABANİ
-
-
[sıfat]
Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
-
Doğada kendiliğinden yetişen (bitki)
-
Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse)
- "Babası, dağdan gelme, dangıl dungul bir yabaniymiş." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
- ENİŞTE
-
-
[isim]
Bir kimsenin kız kardeşinin veya kadın hısımlarından birinin kocası
- "Enişteniz olacak zat karısını çok seviyormuş." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir kimsenin kız kardeşinin veya kadın hısımlarından birinin kocası
- KLİNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- "Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu." (Tarık Buğra)
-
Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu
-
[sıfat]
Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)
- "Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir."
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- KOŞNİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kırmız böceğinin güzel lal boya çıkarılan bir türü, kabuklu bit (Coccus coeti)
-
[isim]
Kırmız böceğinin güzel lal boya çıkarılan bir türü, kabuklu bit (Coccus coeti)
- GRANİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuvars, feldspat, ortoklaz ve mika minerallerinden birleşmiş türlü renkte, billursu, çok sert bir tür kayaç
-
[isim]
Kuvars, feldspat, ortoklaz ve mika minerallerinden birleşmiş türlü renkte, billursu, çok sert bir tür kayaç
- SİNİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsanın erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan, bütün gereksinmelerden sıyrılarak bağımsız olarak erişebileceğini savunan Antisthenes'in öğretisi, kinizm
-
[isim]
İnsanın erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan, bütün gereksinmelerden sıyrılarak bağımsız olarak erişebileceğini savunan Antisthenes'in öğretisi, kinizm
- İNİKAS
- ...
- NİKSAR
- ...
- KEMANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
- İNİLTİ
-
-
[isim]
İnleme sesi
- "Yavaş yavaş kendine gelen anne, ıstıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
İnleme sesi
- PEYNİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Maya ile katılaştırılarak sütten yapılan ve birçok türü olan besin
- "Kuru ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen / Çeşmeden her su içerken şükür Allaha diyen." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Maya ile katılaştırılarak sütten yapılan ve birçok türü olan besin
- VERNİK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bazı maddeleri parlatmak veya havanın etkisinden korumak için sürülen bir sıvı
- "Fırınlanmamış birader, iki yıl sonra pul pul olmaz mı bunun vernikleri?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Bazı maddeleri parlatmak veya havanın etkisinden korumak için sürülen bir sıvı
- TAHNİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bozulmaması için ölüyü ilaçlama
-
[isim]
Bozulmaması için ölüyü ilaçlama
- RUGANİ
- ...
- MENİSK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek
-
Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm
-
[isim]
Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek
- NİKRİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam
- NİSPET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Oran
- "Zira melal devri uzadığı nispette teheyyüç kuvvetli ve devamlı oluyor." (Refik Halit Karay)
- "Yolun ortasında bir kolunu belime dolayarak bana şöylece nispet vermesin mi?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bağıntı, ilgi, ilinti
-
[zarf]
Kıskandırmak veya üzmek için
- "Bunu bana nispet yapıyor."
-
Birini üzmek için veya inat olsun diye yapılan iş
-
[isim]
Oran
- GELENİ
-
-
[isim]
Tarla faresi, büyük fare
-
[isim]
Tarla faresi, büyük fare
- MADENİ
- ...