İçinde ne olan 6 harfli 176 kelime var. İçerisinde NE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ne olan kelimeler listesine ya da Sonu ne ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİGANE
- ...
- NEBEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Peygamberle ilgili, peygambere ilişkin
-
[sıfat]
Peygamberle ilgili, peygambere ilişkin
- NEDİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hanım arkadaş
-
Hanım sultanın, yüksek makamda bulunan kadınların yardımcısı olan hanım
-
[isim]
Hanım arkadaş
- CENNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- "Kitap cenneti."
-
[sıfat]
Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- NEKTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi
-
Meyvenin özü
-
Bal özü
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi
- EDİRNE
- ...
- NEFRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu
- "Gönlümde o zamana kadar duyduğum nefret yerine büyük bir korku titriyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şu dakikada senden nefret ediyorum, senden böyle hareket beklemezdim." (Peyami Safa)
- "Çünkü Ömer Bey, başka birinde son derece nefret uyandıran bir kabalık, bir kusur sayılması lazım gelen o gurur ve azamet buhranları içinde bile bir çocuk saflığını saklıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tiksinme, tiksinti
- "Şimdi bu satırlarımı hiddetle, nefretle, iç bulantısı ile yazıyorum." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu
- İNEKÇİ
-
-
[isim]
Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse
-
Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci
-
[isim]
Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse
- MAGNET
- ...
- MAKİNE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- "Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu." (Necati Cumalı)
-
Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
- "Saatin makinesi. Gramofonun makinesi."
-
Araba, otomobil
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- KORNET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı
- NEBBAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mezar soyguncusu
-
[isim]
Mezar soyguncusu
- JAPONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kolsuz, bol ve geniş (kadın giysisi)
-
[sıfat]
Kolsuz, bol ve geniş (kadın giysisi)
- NERESİ
-
-
[zamir]
Hangi yönü
- "Bunun neresi güzel?"
-
[zarf]
Nerede, hangi yerde
- "İlkokul neresi?"
-
[zamir]
Hangi yönü
- MEYANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çorba vb. yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sos
-
[isim]
Çorba vb. yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sos
- NİŞANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet
-
Hedef
-
Eser, iz, belirti
- "Toprak üzerinden nişaneleri kaldırmak ilim karşısında maziyi unutturmaz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet
- ŞÖMİNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla veya taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak
- "Müsveddeleri harıl harıl yanan açık şömineye atıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla veya taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak
- ESNEME
-
-
[isim]
Esnemek işi
- "Mahmur, esnemelerle dolu bir sesle, tanıdık adları sıraladı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Esnemek işi
- SEFİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gemi
- "Kaptan Abdullah Bey yirmi beş sene harp sefinelerinde süvarilik yapmıştı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Gemi
- DOMİNE
- ...