İçinde ne olan 5 harfli 118 kelime var. İçerisinde NE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ne olan kelimeler listesine ya da Sonu ne ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TÜNEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yandan öbür yana geçebilmek için yer altında, genellikle dağların içinde açılan yol
- "Dağların içinde bir tren gidiyor. Bak! Tam tünele girmek üzere." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çevresi kapalı yol
- "Polisler, fotoğrafçılar çıkış tüneline doğru birikirler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yandan öbür yana geçebilmek için yer altında, genellikle dağların içinde açılan yol
- SANEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Put
-
Çok güzel kadın
-
[isim]
Put
- NEFER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Er
- "En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Kimse
-
[isim]
Er
- ENEME
-
-
[isim]
Enemek işi
-
[isim]
Enemek işi
- PENES
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Genellikle halk oyunlarında kızların süs olarak kullandığı, altını taklit, sarı tenekeden pul
-
[isim]
Genellikle halk oyunlarında kızların süs olarak kullandığı, altını taklit, sarı tenekeden pul
- NEYÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Küçük ney
-
Dokumacıların kullandığı küçük kamış
-
[isim]
Küçük ney
- ANANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelenek
- "Böyle ufak kasabalarda öteden beri aristokratik bir anane vardı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Gelenek
- NEZİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Temiz, temiz ahlaklı
-
[sıfat]
Temiz, temiz ahlaklı
- FENER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
- "Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı." (Ömer Seyfettin)
- "Fener çeken çocuk, herkese yolunu göstermek mecburiyetinde." (Burhan Felek)
-
Gemilere yol gösteren ışık kulesi
- "Deniz, bu Japon fenerinden dökülen ışıklar altında ıslak parıltılarla, yanıp sönüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Tepesinden kulplu kahveci tepsisi, askı
-
[isim]
Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
- LİNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İshal
-
[isim]
İshal
- NECİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
- PÜNEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Raptiye
-
[isim]
Raptiye
- AVANE
- ...
- AYNEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Olduğu gibi, değiştirmeden, aynıyla
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır." (Anayasa)
-
[zarf]
Olduğu gibi, değiştirmeden, aynıyla
- NESİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaldırma, hükümsüz bırakma
-
Arap harflerinin, basımda ve yazma kitaplarda en çok kullanılan çeşidi
-
[isim]
Kaldırma, hükümsüz bırakma
- SİNEK
-
-
[isim]
Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı
- "Elverişli durumların kokusunu hemencecik alıyor, sinekten yağ çıkartmasını biliyordu." (Tarık Buğra)
-
İskambil kâğıtlarının siyah renkte yoncayı andıranı, ispati
-
[isim]
Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı
- NECAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurtuluş
- "Esirliğin ağır ve ateşli zincirleri altında inleyen her Müslüman, bir necat gününden ümidini kesmemiş." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kurtuluş
- HÜNER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Beceri isteyen ustalık, beceriklilik
-
[isim]
Beceri isteyen ustalık, beceriklilik
- NEDEN
-
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
- "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
-
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- SENET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit
- "Bu zarflar hisse senedi dolu idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dayanılan veya dayanılacak olan şey
-
[isim]
Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit