İçinde nas olan 7 harfli 16 kelime var. İçerisinde NAS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nas olan kelimeler listesine ya da Sonu nas ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAS, SAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KINASIZ
-
-
[sıfat]
Kına ile boyanmamış
- "Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kına ile boyanmamış
- İSTİNAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yadırgamaz olma, alışma, ısınma
-
[isim]
Yadırgamaz olma, alışma, ısınma
- AYNASIZ
-
-
[sıfat]
Aynası olmayan
-
Hoşa gitmeyen, kötü, yakışıksız, çirkin, ters, biçimsiz
- "Amma da aynasız bir yermiş burası, beni hiç açmadı."
-
[isim]
Polis
-
[sıfat]
Aynası olmayan
- TENASÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Üreme
-
Üreme
- NASTURİ
- ...
- CİNASLI
-
-
[sıfat]
Cinası olan, cinas sanatı bulunan
- "Benim öyle cinaslı, bilmem neli lakırtılarla başım hoş değildir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Cinası olan, cinas sanatı bulunan
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- NASRANİ
- ...
- NASİHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğüt
- "Nasihatleri sonuna kadar dinler ve bitince hiç sesini çıkarmaz." (Memduh Şevket Esendal)
- "Dinle sana bir nasihat edeyim / Hatırdan gönülden geçici olma." (Karacaoğlan)
- "Ayrılırlarken anası, Ayşe'ye son bir nasihat verdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Öğüt
- TENASÜH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ruh göçü
-
[isim]
Ruh göçü
- NASILSA
-
-
[zarf]
Herhangi bir sebeple veya bilinmeyen bir sebeple
- "Araba tam duracağı sırada nasılsa sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[zarf]
Herhangi bir sebeple veya bilinmeyen bir sebeple
- MANASIZ
-
-
[sıfat]
Anlamsız
- "Kim bilir nasıl manasız şeyler karalayıp oraya atmışım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yersiz, boş, yararsız
- "Arkasından koşanlar bu kokudan kaçtılar, onu ağır ve manasız buldular." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Anlamsız
- TENASÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirine uyma, yakışma, aralarında uygunluk bulunma, oran, orantı
-
Birbirleriyle ilgili söz veya kavramların dizelerde toplanması sanatı
-
[isim]
Birbirine uyma, yakışma, aralarında uygunluk bulunma, oran, orantı
- KANASTA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Bir tür kâğıt oyunu
-
[isim]
Bir tür kâğıt oyunu
- NASİPLİ
-
-
[sıfat]
Nasibi olan, kısmetli
-
Her istediğine kolayca ulaşan
-
[sıfat]
Nasibi olan, kısmetli
- NASIRLI
-
-
[sıfat]
Nasırı olan, nasır bağlamış, nasırlaşmış
- "Beni yontan eller nasırlı ... köylü elleriydi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Nasırı olan, nasır bağlamış, nasırlaşmış