İçinde nam olan 8 harfli 29 kelime var. İçerisinde NAM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nam olan kelimeler listesine ya da Sonu nam ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NAMAZLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Seccade
                    
                    
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Namaz kadar süresi olan, süren
                    
                    
- "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 
 - 
                    
                        Namazda okunan kısa dualar
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Seccade
                    
                    
 - NAMLUSUZ
 - ...
 - RUZNAMÇE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Osmanlı Devleti'nde defterdarlıkta günlük hadiselerin yazıldığı küçük defter
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Osmanlı Devleti'nde defterdarlıkta günlük hadiselerin yazıldığı küçük defter
                    
                    
 - DİNAMİZM
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Davranışları canlı ve hareketli olan canlının özelliği
                    
                    
- "İlerleme yolunda yeni ve diri hareketleri zorlayan yığınların dinamizmidir." (Salâh Birsel)
 
 - 
                    
                        Devimselcilik
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Davranışları canlı ve hareketli olan canlının özelliği
                    
                    
 - İBRANAME
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Aklama belgesi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Aklama belgesi
                    
                    
 - NAMAĞLUP
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
                    
                    
 - PENDNAME
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Öğüt kitabı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Öğüt kitabı
                    
                    
 - EMİRNAME
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Yazılı buyruk
                    
                    
- "Kaptanlar böyle bir seyahate çıkmak için bir de emirname istiyorlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yazılı buyruk
                    
                    
 - NİCKNAME
 - ...
 - NAMÜSAİT
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Uygun olmayan, elverişsiz
                    
                    
- "Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir." (Atatürk)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Uygun olmayan, elverişsiz
                    
                    
 - AHİTNAME
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Antlaşma belgesi, antlaşma, anlaşma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Antlaşma belgesi, antlaşma, anlaşma
                    
                    
 - ANAMALCI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulunduran kimse, anamal sahibi, sermayedar, sermayeci, kapitalist
                    
                    
 - 
                    
                        Anamalcılık düzenini benimsemiş kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulunduran kimse, anamal sahibi, sermayedar, sermayeci, kapitalist
                    
                    
 - ŞARTNAME
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Satın alma, satma, yaptırma, kiralama vb. işleri gerçekleştirmek isteyen tarafın düzenlediği, her iki tarafın da uymayı üstlendikleri şartların tespit edildiği resmî belge
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Satın alma, satma, yaptırma, kiralama vb. işleri gerçekleştirmek isteyen tarafın düzenlediği, her iki tarafın da uymayı üstlendikleri şartların tespit edildiği resmî belge
                    
                    
 - NAMERTÇE
 - 
    
- 
                    
                        Korkakça, mert olmayan
                    
                    
- "Hâlbuki Türk paşası, böyle namertçe bir oyun düşünmemiş, teklif etmemişti." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Korkakça, mert olmayan bir biçimde
                    
                    
 
 - 
                    
                        Korkakça, mert olmayan
                    
                    
 - KAYNAMAK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
                    
                    
- "Su, 100 °C'de kaynar."
 
 - 
                    
                        Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak
                    
                    
- "Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu." (Tarık Buğra)
 
 - 
                    
                        Yerden çıkmak
                    
                    
- "Paşaoluk yaylasının her bucağından bir pınar kaynar." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak
                    
                    
 - 
                    
                        Yara kapanmak, iyileşmek
                    
                    
 - 
                    
                        Mayalı bir şey kabarıp köpürmek
                    
                    
- "Şıra kaynamış."
 
 - 
                    
                        Mide ekşimek
                    
                    
 - 
                    
                        Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak
                    
                    
- "Deniz kaynıyor."
 
 - 
                    
                        Çok miktarda bulunmak
                    
                    
- "Burada karıncalar kaynıyor."
 
 - 
                    
                        Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak
                    
                    
- "Burada bir iş kaynıyor."
 
 - 
                    
                        Gerektiği gibi yapılamamak
                    
                    
- "Lafa daldık, ders kaynadı."
 
 - 
                    
                        Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak
                    
                    
- "Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
 
 - 
                    
                        Coşmak, heyecanlanmak
                    
                    
 - 
                    
                        Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak
                    
                    
 - 
                    
                        Arada kaybolmak
                    
                    
- "Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana." (Selim İleri)
 
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
                    
                    
 - NAMAHREM
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
                    
                    
 - 
                    
                        Yabancı, el
                    
                    
- "Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır; ama namahrem karşısında oynamıştır." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
                    
                    
 - ANAMNEZİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Anamnez
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Anamnez
                    
                    
 - NAMUSKAR
 - ...
 - NAMAZGAH
 - ...
 - NAMUSSUZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Ahlak kurallarına uygun olarak davranmayan, ahlak kurallarını çiğneyen
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Ahlak kurallarına uygun olarak davranmayan, ahlak kurallarını çiğneyen