İçinde n olan 2 harfli 9 kelime var. İçerisinde N harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında n harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NE
-
-
Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu
-
Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu
- ON
-
-
[isim]
Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- "Haftada iki gün oruç tutmazsan on parmağım boğazında olsun, dedi." (Reşat Nuri Güntekin)
- "On parmağınızda on kara, iftira üstüne iftira çalıyorsunuz." (Tarık Buğra)
-
Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı
-
[sıfat]
Dokuzdan bir artık
-
[isim]
Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- NÜ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Çıplak
-
[isim]
Çıplak resim
-
[sıfat]
Çıplak
- UN
-
-
[isim]
Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
- "İstanbul'da mısır unundan baklava yapılırmış, diye bir gün köye geldi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Yok, yok... Ben unumu eledim, eleğimi astım. Benim gibi evli, çoluk çocuk sahibi adamlara öyle yerlere gitmek yakışır mı?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "O solucanları un ufak eden çocukların hırsına kapılmıştı." (Tarık Buğra)
- "... bir yer sarsıntısı ile un ufak olan evlerde yaşıyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
- EN
-
-
[isim]
Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı
- "Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni."
-
[isim]
Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı
- İN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan
- "... ortada in cin görünmüyor ama istasyonla otel arasındaki bulvar elektrik ışığında bembeyaz..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Adam inlerle cinlerin top oynadığı yolda mezarlığın yıkık duvarına sıçradı." (Çetin Altan)
-
[isim]
İnsan
- ÖN
-
-
[isim]
Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
- "Beş on kişi, köşkün önünde toplandık." (Memduh Şevket Esendal)
- "Sıraya koyunca en önemlisini öne almak lazım geldi." (Burhan Felek)
- "Yendiğimiz orduların bize üstün gelişi, bu çok acı hakikati önümüze serdi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Yangının önü alındı."
-
Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
- "Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim." (Burhan Felek)
- "Siz öne düşün. Ne derseniz onu deriz." (Ahmet Rasim)
- "Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey'in evine geldiler." (Yahya Kemal)
-
Bir kimsenin ilerisi
- "Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin önlerine çıkıp yol kesen haydutlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yakın gelecek zaman
- "Önümüz kış."
-
Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
- "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık." (Peyami Safa)
-
Önce olan, ilk
- "Ön söz. Ön görüşme."
-
Civar, yöre
- "Kanlıca önlerine geldiler."
-
[sıfat]
Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
- "Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
- ÜN
-
-
[isim]
Ses
- "Dünyaca ün almış Mark Twain Derneğinin fahri üyeliğini aldığını duyunca..." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi." (Halide Edip Adıvar)
-
İyi bir nitelikte bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam, ad
- "O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Ses
- AN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası, lahza
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası, lahza