İçinde mü olan 7 harfli 114 kelime var. İçerisinde MÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mü olan kelimeler listesine ya da Sonu mü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜBAŞİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mahkemede duruşmaya girecekleri ve tanıkları çağıran, yargıcın emirlerini bildiren, kâğıtları getirip götüren görevli, çağrıcı
- "Bekliyorlar, mübaşirlerden biri seslensin, sanıklardan sırası geleni çağırsın." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Mahkemede duruşmaya girecekleri ve tanıkları çağıran, yargıcın emirlerini bildiren, kâğıtları getirip götüren görevli, çağrıcı
- MÜEDDEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uslu, terbiyeli, edepli
-
[sıfat]
Uslu, terbiyeli, edepli
- MÜJDELİ
-
-
[sıfat]
Muştulu
-
[sıfat]
Muştulu
- MÜDAFAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savunma, koruma
-
[isim]
Savunma, koruma
- MÜTALAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okumaya, ders çalışmaya ayrılan zaman, etüt
- "Mütalaada önüne biyoloji kitabını açmış, iki satır okuyor, beş satır dalga geçiyordu." (Çetin Altan)
-
İrdeleme, müzakere, görüş
- "Kolordu kumandanlarının fikir ve mütalaalarını bilmek, bence pek faydalı idi." (Atatürk)
-
Düşünce
-
[isim]
Okumaya, ders çalışmaya ayrılan zaman, etüt
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- KÜMÜLTÜ
-
-
[isim]
Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi veya avcı kulübesi
-
[isim]
Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi veya avcı kulübesi
- KÖMÜRLÜ
-
-
[sıfat]
Birleşiminde kömür olan
-
Yakıt olarak kömür kullanan
- "Kömürlü lokomotif. Kömürlü kalorifer."
-
[sıfat]
Birleşiminde kömür olan
- MÜHÜRCÜ
-
-
[isim]
Mühür kazıyan kimse
-
[isim]
Mühür kazıyan kimse
- MÜRTEŞİ
- ...
- MÜŞKÜLE
-
-
[isim]
Bağ bozumuna yakın bir zamanda yetişen, kalınca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm
-
[isim]
Bağ bozumuna yakın bir zamanda yetişen, kalınca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm
- MÜESSİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dokunaklı
-
Etkili, sonuçlu
- "Cümlelerin altında hafif müessir bir eda vardı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Etken
-
[sıfat]
Dokunaklı
- MÜŞAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözlemci
-
[isim]
Gözlemci
- SÜMÜKLÜ
-
-
[sıfat]
Sümüğü olan
-
Burnundan sürekli sümük akan
- "Şu yumurcakların içinde temizi, sümüklüsü, çarıklısı, yarım entarilisi hepsi hepsi vardı." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Sümüğü olan
- MÜPTEDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Yeni başlayan, acemi
-
Yeni başlayan, acemi
- GÜMÜŞÇÜ
-
-
[isim]
Gümüşü işleyen sanatçı veya gümüşten yapılmış eşya satıcısı
-
[isim]
Gümüşü işleyen sanatçı veya gümüşten yapılmış eşya satıcısı
- MÜCAZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- "Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- MÜCELLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Parlatılmış, parlak
- "Mücella mermer tezgâhın sathında hafif bir çizgi bile yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Parlatılmış, parlak
- MÜEMMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Emniyete alınmış (kimse)
-
Güvenilir (kimse)
-
[sıfat]
Emniyete alınmış (kimse)
- MÜNZEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven
-
[isim]
Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven