İçinde muh olan 8 harfli 39 kelime var. İçerisinde MUH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında muh olan kelimeler listesine ya da Sonu muh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
H M U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
HU
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUHAREBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- "Muharebe zamanında ailemiz büyük felaketler geçirdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güçlü tartışma
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- MUHAMMES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Beş parçası olan, beşli
-
[isim]
Beşgen
-
[isim]
Beşli
-
[sıfat]
Beş parçası olan, beşli
- MUHTESİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru
-
[isim]
İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru
- MUHARRİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tırmalayan, tahriş eden
-
İrkilten, korku veren
-
[sıfat]
Tırmalayan, tahriş eden
- MUHARRİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazar
- "Bir meşhur muharrire birisi bir roman götürmüş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yazar
- MUHAKEME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yargılama
- "Ferit bu aralık kendi kendine muhakemeler yürütmüş..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Usa vurma
- "Daima felsefe yapmaya hazır, kurulmuş bir makineye benzeyen ukala dimağım muhakemeye başladı." (Ömer Seyfettin)
-
Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama
- "Güldüm, şu muhakemem ne garip münasebetsizlikti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yargılama
- MUHASARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuşatma
- "Avluda neden bir köşede muhasara altına alındığımı o vakit anlamıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çevirme
-
[isim]
Kuşatma
- MUHABBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgi
- "Mutfakta onlara yemek, kahvaltı hazırlanırken yukarıda her akşamdan fazla bir muhabbet havası esiyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Bir geçitten ziyade bir toplantı yeri. Mahalle orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder." (Halide Edip Adıvar)
-
Dostça konuşma, yârenlik
- "Karın doyuracak değiliz, maksat biraz muhabbet olsun." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sevgi
- MUHTELİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- "Genç kız ve arabacı, birbirlerine muhtelif hislerle bakışarak beklediler." (Peyami Safa)
-
Zıt, birbirini tutmayan
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- MUHARRER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yazılmış, yazılı, yazıya geçirilmiş
- "Nama muharrer senet."
-
[sıfat]
Yazılmış, yazılı, yazıya geçirilmiş
- MUHABERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazışma
-
İletişim
-
[isim]
Yazışma
- MUHTEMEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
İhtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün
- "Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir." (Nurullah ataç)
-
İhtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün
- MUHAFAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma, saklama, korunum
- "Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti." (Burhan Felek)
- "On sene evvelki külhanbeyi modasını o, tek başına hâlâ muhafaza ediyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Koruma, saklama, korunum
- MUHANNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, korkak, namert
-
[sıfat]
Alçak, korkak, namert
- MUHALLİK
- ...
- MUHTEKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vurguncu
-
[sıfat]
Vurguncu
- MUHTERİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hırslı
- "Bizim doğru yolda bulmadıklarımız, muhteris ve kendi ikballeri için çalışıyor zannettiklerimizdir." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Hırslı
- MUHAYYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb.)
-
[isim]
Türk müziğinde bir makam
-
[sıfat]
Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb.)
- MUHASSAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birine ayrılmış, tahsis olunmuş
-
[sıfat]
Birine ayrılmış, tahsis olunmuş
- MUHAKKAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş
- "Muhakkak olan bir şey varsa herkese benzemediği idi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Kesinlikle
- "Eski terbiyeyi bilmesi de muhakkak tesirli oluyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş