İçinde mua olan 7 harfli 27 kelime var. İçerisinde MUA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mua olan kelimeler listesine ya da Sonu mua ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUAZZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- "Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
Alışılmışın sınırlarını aşan
-
Güçlü, önemli
- "Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- MUALLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğretmen
-
[isim]
Öğretmen
- MUAZZEZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sayılan, saygı duyulan, sevgili, aziz
-
[sıfat]
Sayılan, saygı duyulan, sevgili, aziz
- MUAKKİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İzleyen, arkasından koşan, takip eden
-
İşi yürüten
-
[sıfat]
İzleyen, arkasından koşan, takip eden
- MUARAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekişme, kavga
-
[isim]
Çekişme, kavga
- MUAHHAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonraki, sonradan gelen, ertelenmiş, daha sonraki
-
[sıfat]
Sonraki, sonradan gelen, ertelenmiş, daha sonraki
- MUAYYEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Belli, belirli
- "Sizi muayyen bir kimseye benzetmek istiyorum." (Haldun Taner)
-
Belirlenmiş, kararlaştırılmış
- "Yadırganan bir yığın eser, mimarinin sadece muayyen bir malzemeyi, muayyen bir gaye uğrunda kullanmaktan ibaret olmadığını gösterirler." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Belli, belirli
- MUAREFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılıklı birbirini tanıma, tanışma, tanışıklık
- "Sizi tanıdığım günden beri aramızda muarefenin alabileceği şekiller üstünde her gün düşünüyorum." (Peyami Safa)
-
[isim]
Karşılıklı birbirini tanıma, tanışma, tanışıklık
- MUACCİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- "Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı." (Ömer Seyfettin)
-
Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse)
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- MUAFLIK
-
-
[isim]
Muaf olma durumu
-
[isim]
Muaf olma durumu
- MUACCEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acele olunmuş
-
Peşin, hemen ödenmesi gereken
-
[sıfat]
Acele olunmuş
- MUATTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
- MUAHEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antlaşma
- "Osmanlılar 1681 muahedesiyle Moskova hükümdarının Çarlık unvanını ve Kudüs Ortodoks kilisesi üzerindeki himaye hakkını tanımışlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Antlaşma
- MUAMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Davranma, davranış
- "Bana karşı olan muamelesini beğenmedim."
- "Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı." (Haldun Taner)
- "İyi muamele görmekle beraber eski neşesini kaybetmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yol, yöntem
- "Bu adam muamele bilmiyor."
-
İşlem
- "Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İşlem
-
Alışveriş
- "Borsada bugün muamele olmadı."
-
[isim]
Davranma, davranış
- MUALLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Asılmış, asılı
-
Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış
- "Komite mahkemesince verilip de nasılsa icra olunmayan muallak kararları yerine getirirdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Asılmış, asılı
- MUATTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
-
Boş, işsiz
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
- MUAHEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kınama, paylama, ayıplama
-
Eleştiri
-
[isim]
Kınama, paylama, ayıplama
- MUAYENE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- "En son bir de kan muayenesi yaptılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol
- "Gümrük muayenesi."
- "Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- MUADDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değiştirilmiş, değişikliğe uğramış, değişkin
-
[sıfat]
Değiştirilmiş, değişikliğe uğramış, değişkin
- MUAYEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama
-
[isim]
Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama