İçinde mu olan 6 harfli 80 kelime var. İçerisinde MU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mu olan kelimeler listesine ya da Sonu mu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUTFAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yemek pişirilen yer, aş damı
-
Yiyecekleri hazırlama sanatı
- "Türk mutfağı."
-
[isim]
Yemek pişirilen yer, aş damı
- YUMULU
-
-
[sıfat]
Yumuk
-
[sıfat]
Yumuk
- MAHMUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan
-
Uykudan sonra üzerinde sersemlik, ağırlık bulunan
-
Süzgün, dalgın bakışlı (göz)
-
[sıfat]
Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan
- VERMUT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
-
[isim]
Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür şarap
- DOLMUŞ
-
-
[sıfat]
Boş yeri kalmamış, meşbu
-
[isim]
Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt
- "En iyisi ben buradan bir dolmuşa binip eve gideyim." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Boş yeri kalmamış, meşbu
- MUĞLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık
- "Son günlerin karşı, muğlak vakalarını tahlil edemedi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık
- MUZTAR
- ...
- MAHMUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çizmenin, potinin arkasına takılan ve binek hayvanlarını dürtüp hızlandırmaya yarayan demir veya çelik parça
- "Konağın içinde kılıç ve mahmuz şakırtıları duyuldu." (Aka Gündüz)
-
Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı
-
Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı
-
Eski tür savaş gemilerinde su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı
-
[isim]
Çizmenin, potinin arkasına takılan ve binek hayvanlarını dürtüp hızlandırmaya yarayan demir veya çelik parça
- MUHRİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Torpido, top ve denizaltılara karşı silahlarla donatılmış, küçük, hızlı giden savaş gemisi, destroyer
-
[isim]
Torpido, top ve denizaltılara karşı silahlarla donatılmış, küçük, hızlı giden savaş gemisi, destroyer
- MEMURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayan memur
- "Patronun, benim gibi bir memurenin nazını çekmeye ne mecburiyeti var?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bayan memur
- MUCİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah'ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller, tansık
- "Millî hareket bu son bir sene zarfında o kadar süratli bir mucize gösterdi ki büyüklüğüyle gözleri kamaştırıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay
-
İnsan aklının alamayacağı olay
- "Şırınga nasılsa umduğumdan çok daha iyi bir tesir yaptı ve zavallı Hacı Ömer, bunu benim bir mucizem gibi gördü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Olağanüstü, şaşırtıcı
- "Onların aşkı ve evlilikleri zaten bir mucize değil miydi?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah'ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller, tansık
- MUHTAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeye gereksinim duyan
- "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." (Atatürk)
-
Yoksul, fakir (kimse)
- "Muhtaç hemşehrilerin bir kısmı etrafımda dolaşmaya, bana kur yapmaya başladılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bakmaya mecbur olduğu aile bireylerini veya kendisini geçindirmeye yetecek geliri, malı, kazancı bulunmayan
-
[sıfat]
Bir şeye gereksinim duyan
- OMURGA
-
-
[isim]
Birbirleriyle eklemlendiklerinde kafatasından kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kemik eksen oluşturan omurların bütünü, bel kemiği
-
Gemi kaburgasının aşağı taraftan bağlı bulunduğu boy ekseni doğrultusunda boydan boya geçen ana yapı ögesi
-
Bir şeyin varlığı ile ilgili en önemli bölümü, temel, bel kemiği, esas
-
[isim]
Birbirleriyle eklemlendiklerinde kafatasından kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kemik eksen oluşturan omurların bütünü, bel kemiği
- MUHKEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sağlam, sağlamlaştırılmış
- "Duvarlar ses geçmeyecek derecede muhkemdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Sağlam, sağlamlaştırılmış
- MUZLUK
- ...
- MUTSUZ
-
-
[sıfat]
Mutlu olmayan, bedbaht
-
[sıfat]
Mutlu olmayan, bedbaht
- BİZMUT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 83, atom ağırlığı 209, yoğunluğu 9,8 olan, 271,3 °C'de eriyen, kızılımsı beyaz renkli, kırılgan ve katı bir element (simgesi Bi)
-
Bu elementten yapılan ve ilaç olarak kullanılan karışım
- "Midesi ekşiyen birine bizmut, başı ağrıyan bir başkasına veronal verdim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Atom numarası 83, atom ağırlığı 209, yoğunluğu 9,8 olan, 271,3 °C'de eriyen, kızılımsı beyaz renkli, kırılgan ve katı bir element (simgesi Bi)
- MUHTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köy ve mahallenin yasalarla belirtilmiş işlerini yürütmek için o köy veya mahallede oturanların seçtikleri kimse
- "Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Her işe burnunu sokan
-
[sıfat]
Özerk
-
[isim]
Köy ve mahallenin yasalarla belirtilmiş işlerini yürütmek için o köy veya mahallede oturanların seçtikleri kimse
- MUİNLİ
-
-
[sıfat]
Askere alındığında ailesine bakacak kimsesi olan
-
[sıfat]
Askere alındığında ailesine bakacak kimsesi olan
- MUZLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karanlık
-
Gizli, belirsiz
-
[sıfat]
Karanlık