İçinde men olan 6 harfli 47 kelime var. İçerisinde MEN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında men olan kelimeler listesine ya da Sonu men ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MEN, NEM
2 Harfli Kelimeler
EM, EN, ME, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CİSMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Cisim olarak, vücutça, bedence
-
[zarf]
Cisim olarak, vücutça, bedence
- DİZMEN
-
-
[isim]
Basımevinde dizgici, mürettip
-
[isim]
Basımevinde dizgici, mürettip
- KERMEN
-
-
[isim]
Kale
-
[isim]
Kale
- MENFUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici
-
[sıfat]
Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici
- MENFEZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Girecek veya geçecek yer, delik, açma
- "Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Genellikle banyo ve tuvaletlerde bulunan, panjur gibi açılıp kapanan havalandırma penceresi
-
[isim]
Girecek veya geçecek yer, delik, açma
- GÖÇMEN
-
-
[sıfat]
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
- "Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız." (Nezihe Araz)
-
Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)
-
[sıfat]
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
- MENGEN
- ...
- ÇEKMEN
- ...
- SEÇMEN
-
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
- "Mahallî idareler ... seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilerdir." (Anayasa)
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
- YEMENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent
- "Genç güzel aşçı kadının dört örgülü uzun saçları siyah bir yemeni ile örtülüydü." (Aka Gündüz)
-
Bir tür hafif ve kaba ayakkabı
- "Hacı, ayağından yemenisini çıkardı, arabadan uzattı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent
- MENSUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz yazı
- "Manzum teliflerim ve mensur tercümelerimle Türk sahnesine ettiğim hizmetin hakikaten bir değeri var mı?" (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Düz yazı
- MENHUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uğursuz
- "Odanın içinde yine o menhus koku, o cehennem mazinin kokusu vardı." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Uğursuz
- TEĞMEN
-
-
[isim]
Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım
-
[isim]
Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım
- DOLMEN
-
-
[isim]
İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş Taş Devri mezarı
-
[isim]
İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş Taş Devri mezarı
- KISMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Bütün değil, bir bölüm olarak veya bazı bakımdan, bazı yönden
- "Eşyayı kısmen gönderdim. Kısmen haklısınız."
-
[zarf]
Bütün değil, bir bölüm olarak veya bazı bakımdan, bazı yönden
- MENTOR
- ...
- MENSUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse)
- "Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu." (Atatürk)
- "Bizde devlet ve devlete mensup olanlar imtiyazlıdır." (Burhan Felek)
-
Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse)
- RESMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
-
Kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince
-
Kesinlikle, açıkça, kesin olarak
- "Kızların ikisi japone kollu, üçüncüsü resmen kombinezonlu idi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
- MENDİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Burun ve ter silmekte, el ve yüz kurulamakta kullanılan küçük, kare biçiminde dokuma veya yumuşak, ince kâğıt
- "Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Pencereyi açıp gözünün önünde oyalı yeşil mendil mi atacağım Ferit'e?" (Necati Cumalı)
- "Mendil kadar olsun tarlamızı ayır/ Beni doyuracak ağacı göster." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Arabalar yaklaşıyor, mendil sallayalım mı?" (Aka Gündüz)
-
İçine bazı şeyler konulan dokuma, yağlık
- "Sabahleyin erkenden işine gider, akşamüstü elinde dolu mendiliyle evine dönerdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Burun ve ter silmekte, el ve yüz kurulamakta kullanılan küçük, kare biçiminde dokuma veya yumuşak, ince kâğıt
- KEMENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip
-
İdam için kullanılan yağlı kayış
-
[isim]
Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip