İçinde mek olan 9 harfli 609 kelime var. İçerisinde MEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mek olan kelimeler listesine ya da Sonu mek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜZLENMEK
-
-
[nsz]
Düz duruma getirilmek
-
[nsz]
Düz duruma getirilmek
- YENDİRMEK
- ...
- AKABİLMEK
-
-
[nsz]
Akma imkânı veya olasılığı bulunmak
-
[nsz]
Akma imkânı veya olasılığı bulunmak
- BÜZDÜRMEK
-
-
[-i]
Büzmek
- "Giysisinin belini büzdürüp vücuduna uydurdu."
-
[-i]
Büzme işini birine yaptırmak
-
[-i]
Büzmek
- ÇENTİLMEK
-
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
- ÇİMDİRMEK
-
-
[-i]
Çimme işini yaptırmak
-
[-i]
Çimme işini yaptırmak
- EMEKLİLİK
-
-
[isim]
Emekli olma durumu, tekaütlük
- "Büyükelçi emekliliğe ilkin kolay adapte olamamıştır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Emekli olma durumu, tekaütlük
- KEÇELEMEK
-
-
[-i]
Bir nesneye keçe geçirmek
-
Metal bir yüzeyi keçeyle parlatmak
-
[-i]
Bir nesneye keçe geçirmek
- KÖSNÜLMEK
-
-
[nsz]
Hayvanın eş isteme zamanı gelmek
-
[nsz]
Hayvanın eş isteme zamanı gelmek
- MEYLETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-e]
Eğilmek
-
Gönül vermek
-
[-e]
Eğilmek
- PEPELEMEK
-
-
[nsz]
Pepe gibi konuşmak
-
[nsz]
Pepe gibi konuşmak
- YERLEŞMEK
-
-
[-e]
Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak
- "Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş."
-
Yer bulup oturmak
- "Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çalışmak üzere bir iş yerine başlamak
- "Oğlu bankaya yerleşmiş."
-
Bir yerde oturmaya, yaşamaya başlamak
- "Rıza böylece ahırın üst katındaki dairesine yerleşti." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Eşyayı yerli yerine koymak
- "Taşındık, ama daha yerleşemedik."
-
Rahat bir biçimde oturmak
- "Koltuğa iyice yerleşti."
-
[nsz]
Yaygın duruma gelmek, tutunmak
- "Demokrasinin ne suretle yerleşip kalabileceği hakkında garip fikirleri vardır." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Alışılmak, kullanılır olmak
- "Birtakım yeni kelimeler zamanla yerleşiyor."
-
Sınav sonucuna göre herhangi bir eğitim kurumunda okumaya hak kazanmak, okumaya başlamak
-
[-e]
Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak
- ÖZENİLMEK
-
-
[-e]
Bir şeye özenti duyulmak
- "Böyle şeye özenilir mi?"
-
[-e]
Bir şeye özenti duyulmak
- YÜKLENMEK
-
-
Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
- "Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak
- "Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum." (Burhan Felek)
-
[-i]
Bir yükü taşımayı üstüne almak
- "Bavulları yüklendi."
-
Üstüne düşmek, zorlamak
- "Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak
-
Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
- ÇİVİLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak
-
Aynı noktaya sürekli olarak bakmak
- "Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi." (Abbas Sayar )
-
[-i]
Vurmak, öldürmek
-
[-e]
Olduğu yerde hareketsiz bırakmak
- "Maçın sonuna kadar sanki koltuğuna çivilemişler, hiç kımıldamıyor." (Atilla İlhan)
-
Sabitleştirmek, kesin olarak yerleştirmek
- "Adamı dışarıya çekerken bir cümleyi zihnine çiviler gibi yerleştirdi." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak
- KÖRELTMEK
-
-
[-i]
Körelmesini sağlamak
-
Dumura uğratmak
-
Yeteneğini kaybettirmek
-
[-i]
Körelmesini sağlamak
- SABRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[nsz]
Sabır göstermek, sabırlı davranmak
- "Peygamber olsa ancak bu kadar sabrederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Sabır göstermek, sabırlı davranmak
- YÜZDÜRMEK
-
-
[-de]
Yüzmesini sağlamak veya yüzme işini yaptırmak
- "Burada değil, karşı kıyıda yüzdürüyorlar."
-
[-i]
Batmış veya oturmuş tekneyi suyun yüzüne çıkarıp yüzer duruma getirmek
- "Batık gemileri yüzdürdüler."
-
[-de]
Yüzmesini sağlamak veya yüzme işini yaptırmak
- İLGİLEMEK
-
-
[-i]
İki parçayı birbirine eğreti olarak dikmek, teyellemek
-
[-i]
İki parçayı birbirine eğreti olarak dikmek, teyellemek
- PEÇELEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi örtmek
- "Nasıl bir dirhem et bin ayıbı örterse bir kese akçe ondan da fazlasını peçeler." (Burhan Felek)
-
Gizlemek
-
Uzaktan seçilmesin diye bir şeyin üzerine ağaç dalı, çalı vb. şeyler örtmek, alalamak, kamufle etmek
-
[-i]
Bir şeyi örtmek