İçinde mek olan 7 harfli 140 kelime var. İçerisinde MEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mek olan kelimeler listesine ya da Sonu mek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EVİRMEK
-
-
[-i]
Döndürmek, çevirmek
- "Veznedar lirayı aldı, evirdi çevirdi, dudak büktü..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yapısını değiştirmek, taklip etmek
-
[-i]
Döndürmek, çevirmek
- İTİŞMEK
-
-
[nsz]
Birbirini itmek
- "Gecikme korkusuyla herkes itişip kakışmakta ise, kimsenin aklına gelmez konuşmak." (Refik Erduran)
-
Birbirini iterek şakalaşmak
-
Çekişmek
- "Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum." (Ayşe Kulin)
-
[nsz]
Birbirini itmek
- KÜRÜMEK
-
-
[-i]
Küremek
-
[-i]
Küremek
- ERGİMEK
-
-
[nsz]
Sıcaklığı artırılmak yoluyla bir cisim katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek
-
[nsz]
Sıcaklığı artırılmak yoluyla bir cisim katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek
- EYLEMEK
-
-
[yardımcı fiil]
Etmek, yapmak
- "Arap atlar yakın eyler ırağı." (Dadaloğlu)
- "Yurdumdan yuvamdan eyledi beni / Yârsız dünya malı bana pul gibi." (Âşık Veysel)
-
[yardımcı fiil]
Etmek, yapmak
- EDİLMEK
-
-
Etme işine konu olmak, yapılmak
- "Birine yardım edildi. Birinden rica edildi. Onunla münakaşa edildi."
-
Etme işine konu olmak, yapılmak
- BÜĞEMEK
-
-
[-i]
Suyu önüne bent yaparak toplamak
-
[-i]
Suyu önüne bent yaparak toplamak
- EĞİRMEK
-
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni iğ ile büküp iplik durumuna getirmek
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni iğ ile büküp iplik durumuna getirmek
- ESKİMEK
-
-
[nsz]
Eski duruma gelmek
- "Artık eskidiğimiz için evde de pek telaş etmezler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yıpranmak
- "Yerde değerli ama artık eskimiş bir halı." (Tarık Buğra)
-
Yaşlanmak
-
[nsz]
Eski duruma gelmek
- ÜNLEMEK
-
-
[-e]
Yüksek sesle çağırmak
- "Mustafa'ya ünle görelim." (Nabizade Nazım)
-
[-i]
Yüksek sesle bildirmek
- "Bir ses sırası gelenin adını ünlüyordu." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Yüksek sesle çağırmak
- ÜZÜLMEK
-
-
[nsz]
Üzme işine konu olmak
- "Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Üzüntü duymak, kaygılanmak
- "Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üzme işine konu olmak
- DEMEMEK
-
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
- "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
- "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
- "Öyle sevindim ki deme gitsin."
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- YÜRÜMEK
-
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek
- "Buz dağları güneye yürümüş."
-
Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek
- "Çocuk erken yürüdü."
-
Yayan gezmek, yayan gitmek
- "Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti." (Ömer Seyfettin)
-
Yol almak
- "Biraz yürüyelim, geç kaldık."
-
[-e]
Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak
- "Dallara su yürümek."
-
[-e]
Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek
- "Asker kaleye yürüdü."
-
Faiz, hesap edilmek, işlemek
- "Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?"
-
Geçmek, ilerlemek, değişmek
- "Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işte ileri gitmek
-
Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek
- "Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz demiştim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Ölmek
- "O da yürümüş."
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- EKMEKSİ
-
-
[sıfat]
Ekmeği andıran, ekmeğe benzeyen, ekmek gibi
-
[sıfat]
Ekmeği andıran, ekmeğe benzeyen, ekmek gibi
- BEZEMEK
-
-
[-i]
Süslemek
- "Gördüğü iyiliğe karşılık ikram fazlasından masamızı mezelerin çeşitlisiyle bezedi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Süslemek
- ÜFLEMEK
-
-
[-e]
Dudakları büzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek, üfürmek
- "İki senedir sigaralarının dumanlarını burnuma üflediği yetmemiş gibi şimdi de bana oyun etmeye kalkışıyor." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Yanmakta olan bir şeyi söndürmek veya canlandırmak için soluk vermek
- "İdris iskele başında salep güğümünün altındaki eleme kömürlerin küllerini üflüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Nefesli çalgıları çalmak
- "Arkadaş çalgısını bir iki defa üfledikten sonra döndü." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-e]
Dudakları büzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek, üfürmek
- EKLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek
- "Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Bir şeyi ek olarak kullanmak
- "Bu kumaşı örtüye eklemeli."
-
[-i]
Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek
- EKŞİMEK
-
-
[nsz]
Ekşi duruma gelmek
- "Yoğurt ekşidi."
-
Mayalanmak
- "Hamur ekşidi."
-
Utanmak, mahcup olmak
-
Sırnaşmak, ısrar etmek
-
Kaşlarını çatıp yüzüne küskün veya dargın bir anlam vermek, somurtmak
- "Çardak'tan Rabiye'nin çıktığını görünce Bekir'in yüzü ekşidi." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Ekşi duruma gelmek
- ERİNMEK
-
-
[-e]
Üşenmek
-
[-e]
Üşenmek
- ESİRMEK
-
-
[nsz]
Sarhoş olmak
-
Aklını yitirmek, delirmek
-
Çok kızmak, sertleşmek
-
[nsz]
Sarhoş olmak