İçinde me olan 4 harfli 57 kelime var. İçerisinde ME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında me olan kelimeler listesine ya da Sonu me ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EM, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEME
-
-
[isim]
Demek işi
- "Tencere dibin kara hikâyesi, kimin kime ne demeye hakkı var?" (Haldun Taner)
- "Çağımızı kötülemek, bugün gerçek şair, eskisinden azdır demeye getirmek için mi söylüyorum bunları..." (Nurullah ataç)
- "İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı."
- "Ne demek! "Dörde kadar evlenir erkek" demeye kalmadan başladı şirretliğe." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Anlam
- "Bu söz ne demeye gelir?"
-
Halk edebiyatında şiir
-
Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
-
Ağıt
-
Atasözü
-
[isim]
Demek işi
- EMME
-
-
[isim]
Emmek işi
-
Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş
-
Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi
-
Soğurma
-
Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi
-
[isim]
Emmek işi
- LAME
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
-
[sıfat]
Böyle bir kumaş veya deriden yapılmış olan
- "Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
- ÖRME
-
-
[isim]
Örmek işi
-
[sıfat]
Örülerek yapılmış olan
- "Üstüne açık kahverengi yün örme bir ceket giymişti." (Peyami Safa)
-
[isim]
Örmek işi
- İVME
-
-
[isim]
İvmek işi
-
Hareket eden nesnenin kısa bir zaman içinde, hızında oluşan değişmenin bu zamana oranı
- "Ankara'da yer çekimi ivmesi 980 santimetre/saniyekaredir."
-
[isim]
İvmek işi
- NAME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mektup
-
[isim]
Mektup
- ÜTME
-
-
[isim]
Ütmek işi
-
Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır
-
[isim]
Ütmek işi
- KÜME
-
-
[isim]
Tümsek biçimindeki yığın
-
Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup
- "Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." (Nabizade Nazım)
-
Tomar
-
Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
-
Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
-
Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri
-
[isim]
Tümsek biçimindeki yığın
- MEAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam, kavram, mefhum
- "Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor." (Aka Gündüz)
-
Ortaya çıkan şey, sonuç, netice
-
[isim]
Anlam, kavram, mefhum
- MEŞE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kayıngillerden, üç yüz kadar türü arasında, kış yaz yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı bir orman ağacı (Quercus)
-
[sıfat]
Bu ağaçtan yapılmış olan
-
[isim]
Kayıngillerden, üç yüz kadar türü arasında, kış yaz yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı bir orman ağacı (Quercus)
- EMEÇ
-
-
[isim]
Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı
-
[isim]
Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı
- ÖTME
-
-
[isim]
Ötmek işi
-
[isim]
Ötmek işi
- EŞME
-
-
[isim]
Eşmek işi
-
Kaynak, pınar
-
[isim]
Eşmek işi
- ETME
-
-
[isim]
Etmek işi
-
[isim]
Etmek işi
- MEME
-
-
[isim]
Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
- "Genç kadın arkasını dönerek göğsünü açtı ve özenle meme vermeye başladı." (Aka Gündüz)
-
Bazı araçların meme başına benzeyen bölümü
- "Tam topu şişirmiş, memesini bağlıyordu." (Rıfat Ilgaz)
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı
- "O, sağ elinin parmaklarını bükerek kulak memesinin altına koymuş, ağzı açıktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ateşli silahların veya bazı patlayıcıların ateşlendiği çıkıntı
- "Tüfek memesi."
-
Gemi çıpasında kolların birleştiği şişkin yer
-
[isim]
Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
- AMEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan iş, edim, fiil
-
Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
-
İshal
-
[isim]
Yapılan iş, edim, fiil
- EZME
-
-
[isim]
Ezmek işi
-
Sebze veya yemiş ezilerek yapılan yiyecek
- "Sıkınca içinden vıcık vıcık balık ezmeleri, kaz ciğerleri çıkan tüpler..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi
-
[isim]
Ezmek işi
- İLME
-
-
[isim]
İlmek (II) işi
-
[isim]
İlmek (II) işi
- ERME
-
-
[isim]
Ermek işi
-
[isim]
Ermek işi
- MEST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sarhoş
- "Kendisini mest eden, krallaştıran kuvvet, artık kendi başını yiyecek kadar büyümüştü." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Sarhoş