İçinde me olan 4 harfli 57 kelime var. İçerisinde ME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında me olan kelimeler listesine ya da Sonu me ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EM, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MERİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Geçerli
    • "Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)

MEŞE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kayıngillerden, üç yüz kadar türü arasında, kış yaz yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı bir orman ağacı (Quercus)
  2. [sıfat] Bu ağaçtan yapılmış olan

EMME

  1. [isim] Emmek işi
  2. Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş
  3. Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi
  4. Soğurma
  5. Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi

DEME

  1. [isim] Demek işi
    • "Tencere dibin kara hikâyesi, kimin kime ne demeye hakkı var?" (Haldun Taner)
    • "Çağımızı kötülemek, bugün gerçek şair, eskisinden azdır demeye getirmek için mi söylüyorum bunları..." (Nurullah ataç)
    • "İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı."
    • "Ne demek! "Dörde kadar evlenir erkek" demeye kalmadan başladı şirretliğe." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. Anlam
    • "Bu söz ne demeye gelir?"
  3. Halk edebiyatında şiir
  4. Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
  5. Ağıt
  6. Atasözü

ÖTME

  1. [isim] Ötmek işi

FÜME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Duman rengi
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Füme çorap."
  3. [sıfat] Tütsü ile kurutulmuş (balık, et)

ESME

  1. [isim] Esmek işi

ÖLME

  1. [isim] Ölmek işi, fevt, kabız, uful
    • "O kafile her vatandaşın maddi ve manevi hak, selamet ve saadeti için ölmeye gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)

EMEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
    • "Büyük emeller benim bir aile ocağı kurmama da mâni olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım, değil mi?" (Peyami Safa)
    • "İttihat ve Terakki, ordunun genç subaylarını emellerine alet etmeyi başarmıştı." (Samiha Ayverdi)

NAME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Mektup

KAME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

LAME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
  2. [sıfat] Böyle bir kumaş veya deriden yapılmış olan
    • "Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı." (Cahit Uçuk)

İVME

  1. [isim] İvmek işi
  2. Hareket eden nesnenin kısa bir zaman içinde, hızında oluşan değişmenin bu zamana oranı
    • "Ankara'da yer çekimi ivmesi 980 santimetre/saniyekaredir."

ÖVME

  1. [isim] Övmek işi, sena, medih
    • "Şikâyetleri kesilince İstanbul'u övmeye başladı." (Refik Halit Karay)

MEAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam, kavram, mefhum
    • "Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor." (Aka Gündüz)
  2. Ortaya çıkan şey, sonuç, netice

ÖPME

  1. [isim] Öpmek işi
    • "İlk defa arkadaşının yanında boynuma sarılıp beni öpmeye başlamıştı." (Halide Edip Adıvar)

EŞME

  1. [isim] Eşmek işi
  2. Kaynak, pınar

İÇME

  1. [isim] İçmek işi
    • "Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilaç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak, içmeler

SEME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sersem, ahmak, alık

MEST

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sarhoş
    • "Kendisini mest eden, krallaştıran kuvvet, artık kendi başını yiyecek kadar büyümüştü." (Tarık Buğra)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü