İçinde mak olan 8 harfli 610 kelime var. İçerisinde MAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mak olan kelimeler listesine ya da Sonu mak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KOKLAMAK

  1. [-i] Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek, koku almak
    • "Köpekler, yılanın parçalarını kokluyor, yemek istemiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)

AYIRTMAK

  1. [-i] Ayırma işini yaptırmak

GOCUNMAK

  1. [nsz] Bir şeyden alınmak, çekinmek, kaçınmak

UÇLANMAK

  1. [nsz] Uçlu duruma gelmek
  2. Vermek
    • "Tıngırın varsa uçlan, dedi." (Sait Faik Abasıyanık)

VAKLAMAK

  1. [nsz] "Vak" diye ses çıkarmak

BATIRMAK

  1. [-i] Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
    • "Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." (Cahit Uçuk)
  2. [-i] Bir işte sermayeyi yitirmek
    • "Parasını batırmak."
  3. [-i] Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
    • "Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." (Haldun Taner)
  4. [-i] Kirletmek
    • "Üstünü başını batırmış."
  5. [-i] Mahvetmek
    • "Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi." (Cahit Sıtkı Tarancı)

BOĞMAKLI

  1. [sıfat] Boğmakları olan

CAVLAMAK

  1. [nsz] Kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak

OKŞATMAK

  1. [-i] Okşama işini yaptırmak

TADILMAK
...
YAPILMAK

  1. [nsz] Yapma işine konu olmak
    • "Yalı, bolluk zamanında yapılmış çok pencereli, iki katlı yayvan bir binadır." (Burhan Felek)
  2. Gerçekleştirilmek, ortaya çıkarılmak

ONARTMAK

  1. [-i] Onarma işini birine yaptırmak, tamir ettirmek
    • "Fatih Sultan Mehmet onu onarttığı gibi III. Murat da 1582 yılında yenilemiştir." (Salâh Birsel)

PARLAMAK

  1. [nsz] Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak
    • "O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak
    • "Ayna parlıyor."
  3. Tutuşup alev çıkarmak
    • "Pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi." (Burhan Felek)
  4. Mevkisi yükselmek
    • "Nüfuzlu akrabalarının yardımı sayesinde bir iki senede parlamış, büyük bir hariciye memuru olmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Ün, san kazanmak, herkesçe tanınmak
  6. Birdenbire öfkelenmek
    • "En büyük zaafı da kendisine çıkar sağlayacak insanlara karşı bile yoktan yere parlayıverişleri idi." (Tarık Buğra)
  7. Ortaya çıkmak
    • "Feride'nin yüzünde bir çocuk sevinci parladı." (Reşat Nuri Güntekin)

YAPIŞMAK

  1. [nsz] Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
    • "Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki..." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [-e] İyice yaklaşmak, sokulup değmek
    • "Geri geri giderek duvara yapıştı."
  3. [-e] Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
    • "Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı." (Ömer Seyfettin)
  4. [-e] Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
    • "Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. [-e] Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
    • "Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun, diye kulağıma yapıştı." (Ömer Seyfettin)
  6. Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak

YAŞARMAK

  1. [nsz] Islanmak, nemlenmek
  2. Yaşla dolmak
    • "Anam beni çok bekleyecek diye gözleri yaşardı." (Falih Rıfkı Atay)

DEFOLMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [nsz] Savuşmak, çekilip gitmek
    • "Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Haydi defol, şimdi evimden çık!" (Ömer Seyfettin)

KAVUŞMAK

  1. [-e] Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
    • "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
    • "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Katılmak
    • "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. [nsz] Bir araya gelmek, birleşmek
    • "Ceketin önü kavuşmuyor."
  5. [nsz] Güneş batmak
  6. Varmak, ulaşmak

KIRINMAK

  1. [nsz] Yürürken salınmak
  2. Oynamak, raksetmek

ALTLAMAK

  1. [-i] Özel diye alınan bir şeye, genel bir kavramın altında yer vermek

MAKASKAR
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü